ENGELLİLER 16 YILDIR ENGELLENİYOR!
Gelecek Partisi Sivil Toplum ve Halkla İlişkiler Başkanlığı 3 Aralık Uluslararası Engelliler Günü dolayısı ile bir mesaj yayınladı.
Sivil Toplum ve Halkla İlişkiler Başkanlığı, yayınladığı mesajda engelli bireylerin karşılaştığı sorunları vurgularken, 16 yıldır engelli bireylerin temel hak ve özgürlüklerine yönelik kanunların hala işlerlilik kazanmadığına dikkat çekti. Açıklamada, “Gelecek Partisi olarak engelli tüm vatandaşlarımızın her daim yanında olacak ve onlara engelsiz hayatı biz sunacağız” denildi.
Yapılan açıklamada ayrıca şunlar kaydedildi:
“1992 yılında Birleşmiş Milletlerin kararı ile 3 Aralık “Uluslararası Engelliler Günü” olarak kabul edilmiştir. Bu karar ile tüm dünyada engellilerin topluma kazandırılması, haklarının diğer insanlar gibi tam ve eşit ölçüde sağlanması gerekliliği ilan edilmiş oldu. Bu tür özel günler kutlama merasimlerinden ziyade engelli vatandaşlarımız için farkındalık oluşturmak adına önem arz etmektedir.
Resmi olmayan rakamlara göre ülke nüfusumuzun yaklaşık yüzde 13’nün engelli kabul edildiği bir ortamda, aileleri ile birlikte otuz milyon vatandaşımızı ilgilendiren bir konu olması sebebiyle bu husus her zaman can yakıcı bir öneme sahiptir.
“Avrupa Kentsel Şartı” ile kentlerin herkesin yararlanabileceği şekilde tasarlanması, engelli bireylere yönelik uygulamaların aşırı korumayı değil toplumla bütünleştirilmesini sağlamaya yönelik olması, engellileri temsil eden uzman derneklerin kendi aralarında işbirliği kurmasının zorunlu hale getirilmesi, mekânların engelli kişilerin ihtiyaçlarına uygunluğunun sağlanması, yolculuk ve toplu taşımacılık olanaklarından herkesin yararlanabilmesi” Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği gibi kuruluşlar tarafından düzenlenen kurallar ve sözleşmeler kapsamında yapılmıştır. Ancak, ülkemizde engelliler ile ilgili düzenlemeler yasalarla sınırlı kalmış, yönetsel düzlemde uygulanabilirliği sağlanamamıştır.
İnsana verilen değerin en belirgin yansıması engellilere verilen değer ve onlara sağlanan kolaylıklardır. Geçmişte, yasalarımızda engelli vatandaşlarımızı aşağılayan ifadeler mevcut iken bugün daha duyarlı bir konumdayız. Ancak bir toplumun ve devletin gelişmiş ve medeni bir ülke olup olmadığı fiziksel ve mental engeli olan vatandaşlarına uyguladığı pozitif ayrıcalık ile ölçülmektedir. Engelli vatandaşlarımızın hayatını kolaylaştırma noktasında gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere göre çok geç kaldığımızı söylemekte bir beis yoktur. Gelişmiş ülkeler eğitim, sağlık ve ulaşım gibi konular başta olmak üzere, tüm standartlarını engelli vatandaşlarını önceleyerek belirlemişlerdir. Biz ise kanunu çıkarıp yönetmeliği çıkarmayarak, engelli vatandaşlarımızın zor olan hayatını kolaylaştırıyormuş gibi yapıp ama kolaylaştırmayan aldatma örneği sergiliyoruz.
Engelliler için erişebilirlik, sosyal hayata katılabilme ve hayatı bireysel olarak yaşayabilme açısından son derece önemli bir konudur. Fiziksel çevrenin ve çeşitli işlevlere sahip yapılara ait mimari çözümlerin yetersiz olması, toplu ulaşım sistemlerinin uygun olmayışı, engellilerin eğitim, istihdam, sosyal hayata katılım, iletişim ve bilgilendirme, sosyal destek ve sağlık hizmetlerinden faydalanamamasına neden olmaktadır. Bu sebeple fiziksel çevre ve ulaşım sistemleri, planlama ve tasarım aşamasından itibaren, engellilerin kullanım ve erişebilirlik gereksinimlerini karşılayabilecek biçimde düzenlenmelidir.
Ülkemizde 2005 yılında çıkan 5378 sayılı Kanun, engellilerin erişebilirliği açısından dönüm noktası olmuş; yerelde ve merkezde bulunan tüm kamu kurum ve kuruluşlarının mülkiyeti, işletilmesi ve denetimi altındaki tüm binalar, mekânlar altyapı düzenlemeleri ve ulaşım sistemlerinin 7 yıl içerisinde engellilerin erişebilirliğine uygun hale getirilmesi istenmiştir. Ancak erişilebilirlik ile ilgili yasal mevzuatın oluşturulmasına rağmen söz konusu süre içerisinde gerekli düzenlemelerin tamamlanmadığı ve bu yasal sürenin 2012 yılında çıkarılan 6353 sayılı Kanun’un 34. Maddesi ile 8 yıl olarak uzatıldığı gözlenmiştir.
Ayrıca 6353 sayılı Kanun’un ilgili maddesinde “Erişilebilirlik standartlarının uygulanmasının izlenmesi ve denetimi her ilde Aile ve Sosyal Politikalar, İçişleri, Çevre ve Şehircilik, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlıkları ile engellilerle ile ilgili konfederasyonların temsilcilerinden oluşan komisyon tarafından yapılır” şeklinde ele alınarak ilk defa erişebilirliğin izlenmesi ve denetlenmesine ilişkin düzenlemeler getirilmiş ve izleme ve denetlemeye ilişkin çalışma usul ve esaslarının ilgili aktörlerin katılımıyla Aile ve Sosyal Politikalar (Hizmetler) Bakanlığınca bir yıl içerisinde çıkarılacak yönetmelikle belirleneceği hükme bağlanmıştır.
Ancak ne yazık ki 2005 yılında çıkarılan ve fiziksel ve zihinsel engelli vatandaşlarımızın temel hak ve özgürlüklerden yararlanmasını teşvik ve temin etmeye dönük olan kanunun işlerlik kazanmasını sağlayan yönetmelik çıkarılmadığı için 15 yıldan beri “engellilerin erişilebilirlik hükümleri” uygulanamamaktadır. Bu bağlamda kanunların çıkması ile ilgili yönetmeliklerin çıkması arasında bir eşgüdüm sağlanmadığı için engelli vatandaşlarımızın en temel hak ve özgürlüklere ulaşmasının önündeki engeller kaldırılmamış olmaktadır. Buna bağlı olarak eğitim, sağlık, ulaşım, evde bakım ve istihdam hizmetlerinden etkin bir şekilde yararlanamadığı; onların sosyal hayata aktif bir şekilde katılmalarının sağlanamadığı toplum tarafından gözlemlenmektedir. Oysaki engelli kardeşlerimiz için hayatı kolaylaştırmak sosyal devlet olmanın gereğidir.
Hayatın tüm alanında; sporda, sanatta, edebiyatta, siyasette, eğitimde, sivil toplumda, iş dünyasında tüm zorluklara rağmen, engelli vatandaşlarımızın sergiledikleri mücadeleyi ve her alanda önemli başarılara imza attıklarını görüyoruz. Bu mücadelede bize düşen en önemli görev ise onların bu inançlarına ve hayata sımsıkı bağlılıklarına destek olmaktır.
Çalışma ve istihdam hakkı engelsiz ve bağımsız yaşamın en önemli şartlarından birisidir. Engellilerin insan ve yurttaş onuruna yakışır bir yaşam kurmasının iki tane öncelikli koşulu bulunmaktadır. Birincisi erişilebilir kamu hizmetleri; ikincisi ise çalışma ve istihdama ilişkin hakların tanınması ve uygulanmasıdır.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na tabi olan kamu işyerlerinde yüzde 3 oranında engelli istihdamı zorunlu tutulmuştur. Yıllardır atama bekleyen yüz binlerce engelli bireylerimiz için geciktirilmeksizin kamudaki engelli kotasının yüzde 3’ten daha yukarılara - %6’ya / %10’a - çıkarılmasını arzu etmekteyiz.
Yaşayan her sağlıklı insan bir engelli adayıdır. Engelli vatandaşlarımızın sorunlarına sahip çıkmak, kalıcı çözümler üretmek için çaba göstermek, sadece engellileri ve ailelerini ilgilendiren bir husus değil, toplum olarak bütün kesimlerin ortak sorumluluğundadır.
Kanun çıkarıp yönetmelik çıkarmayan zihniyette, ülkesinin engelli bireylerini birer asalak gibi gören yönetim anlayışının etkin olduğunu görüyoruz. Devlet bazı engellilerin istihdam edilmesi ve bir kısım altyapı düzenlemeleri gibi hususlarda arızi çözümler yerine çok daha kuşatıcı uygulamaları bir an önce devreye sokmalıdır. Bugün iktidar, engelli vatandaşlarımızın çok az bir kısmını istihdam ederken geride kalanların hayatına ne tür bir katkı sağladığını düşünmelidir. Daha doğrusu engelli insanlarımızın problemlerinin çözümüne yönelik kısmî istihdam, görece özel eğitim ve sadaka nev’inden maddi yardımlar dışında kalıcı çözümler üretmemiştir.
Bizlerin, engelli vatandaşlarımıza birer suçlu gibi bakarak onları toplumdan dışlamak yerine ilgili yönetmeliği çıkararak hayatlarını kolaylaştırmak ve toplumsallaşmalarına öncülük etmek, görevi olacaktır. Gelecek Partisi olarak engelli tüm vatandaşlarımızın her daim yanında olacak ve onlara engelsiz hayatı biz sunacağız.”