Özgeçmiş
1973 yılında, o zaman Ankara’nın, şimdi ise Kırıkkale’nin bir ilçesi olan Keskin’de doğdum. Çocukluğumun Türkiyesi her evinde televizyon olmayan, hatta televizyonu bırakın evlerine telefon bağlantısı için yıllarca beklenen, her gün düzenli elektrik kesintileri ile yaşayan, ekonomik imkanları kısıtlı bir ülke idi. Belki bu yoksunluklar sonrasında Özal gibi bir devlet adamının iktidara gelişi ile beraber, ülkenin de farklılaşan vizyonuna ve o büyük değişime henüz ilkokul yıllarında şahitlik etmemiz bizim neslimizde çağdaş dünya ile rekabet edebilen ve etki alanı sınırlarının çok ötesine geçen güçlü ve müreffeh bir Türkiye ideali yarattı.
İlkokul sonrasında ise İstanbul’un çekim alanına ben de girdim, daimi yatılı olarak Galatasaray Lisesine kaydoldum ve ilk yılımı Fransızca hazırlık okumak üzere şimdi Galatasaray Üniversitesinin bulunduğu Ortaköy kampüsünde, sonraki 7 yılımı ise Beyoğlunda İstiklal Caddesinde bulunan binada geçirdim. Lise yıllarımız hem yerli, hem yabancı kültürleri bir arada teneffüs ettiğimiz ve her farklılıkları aynı zamanda bir zenginlik olarak hissettiğimiz yıllar oldu.
Lise sonrasında ise Boğaziçi Üniversitesinde İşletme Bölümünü kazandım ve üniversite yurtlarının okul içinde bulunmasının getirdiği sosyal ortamdan yararlanarak bir yandan farklı disiplinlerden ve farklı bölümlerden pek çok genç insan ile iletişim kurma imkanına, bir yandan da sosyal faaliyetlere, sivil toplum çalışmalarına ve gönüllü organizasyonlara, hatta sanatsal çalışmalara katılma imkanına sahip oldum. 1990’lar belki siyasi ve ekonomik açıdan Türkiye’nin zor zamanları idi. Bununla beraber bir yandan Özal zamanında başlayan hamlenin devam etmesi ile ülkenin dış dünya ile entegrasyonunun giderek arttığı, bir yandan ülke içinde yeni kurumların ihdas edildiği bir ortamda, büyüyen iş fırsatları, yepyeni sektörler ve gelişime açık iş dünyası ile o zor şartlarda dahi ülkemiz hep umutlar ülkesi idi. Kurucuları arasında bulunduğum, şimdiye kadar binlerce Boğaziçi Üniversitesi mensubu öğrenciye destek olmuş Boğaziçi Yöneticiler Vakfının kuruluşu da aynı yıllara rastlar. Her faaliyetine destek olmaktan büyük sevinç duyduğum bu vakıfta 2007-2011 döneminde başkan olarak da görev yaptım.
Üniversite sonrası ben de çalışma hayatına atıldım ve ilk işyerim Kibar Holding’te management trainee olarak bütçe planlama bölümünde işe başladım. Daha sonra sırasıyla Lafarge Türkiye’de, Telecom Italia’nın ortak olarak bulunduğu yıllarda Avea’da, sonrasında DO & CO’da yöneticilik yaptım. 2015-2016 yılları arasında Borsa İstanbul Genel Müdürlüğü ve Takasbank Yönetim Kurulu Başkanlığı görevlerini üstlendim. Bu süre zarfında Istanbul’un bir finans merkezi olma hayaline ben de eşlik ederek, benden önceki yönetimin geniş bir vizyonla başlatmış olduğu projeleri tamamlamaya muvaffak oldum. Özellikle EBRD’nin Borsa Istanbul’un ortakları arasına katılması ve Borsa Istanbul ile Takasbank’ta Nasdaq ile beraber yeni işletim sisteminin uygulamaya alınması gibi heyecan verici iki projeyi, iki seçim yaşadığımız 2015 yılında Başbakanımız Ahmet Davutoğlu’nun destekleri ile hayata geçirdim. Atılım yılları dediğim bu zamanlarda Türkiye’deki değişimin ülkemiz insanında gurur, bizi izleyenlerde ise hayranlık uyandırdığına çok zaman şahit oldum.
Herhalde her zaman içimde bir ukde olarak kaldığından, iş hayatından fırsat buldukça akademik çalışmalara da vakit ayırdım. Doktora tezimi hala tamamlamamış olsam da Marmara Üniversitesi Bankacılık ve Sigortacılık bölümünden master, İstanbul Üniversitesi Çalışma Ekonomisi Bölümünden doktora arkadaşlarım oldu.
2016 yılından itibaren bir yıldan fazla bir süre yurtiçi ve yurtdışında değişik ülkelerde danışmanlık ve yönetim kurulu üyeliği yaptıktan sonra 2017 yılında Cezayir’de kamu ortaklığı ile kurulmakta olan bir tekstil kompleksinin yönetimini üstlendim. Cezayir için de gurur kaynağı olan bu projede ilk üretim, ilk satış, ilk ihracat heyacanını Cezayirli ve Türk proje ortakları ile beraber yaşadım.
2019 yılı sonunda Gelecek Partisi’nin ülkemizi yepyeni bir geleceğe taşıyacağına olan inanç ile parti kurucuları arasında yerimi aldım ve 2020 Şubat ayında Cezayir’le vedalaşarak Türkiye’ye döndüm.
Eşim öğretmen, 3 çocuk babasıyım ve çocuklarımın, gelecekte insan onurunu ve hukukun üstünlüğünü önceleyen, ekonomisini başarıyla yöneten ve gençlerine hayallerine gerçekleştirme fırsatı sunan bir Türkiye’de yaşayacağına ve bunu Gelecek Partisinin gerçekleştireceğine tüm kalbimle inanıyorum.