Anadolu ile Balkanlar arasındaki konumu ve bereketli topraklarıyla Tekirdağ, tarih boyunca çok sayıda kültür ve kavim egemenliğine tanıklık etmiştir. Yapılan araştırmalarda tarih öncesi ve sonrası dönemlere ait bir çok kalıntı bulunan Tekirdağ’da yerleşim izleri M.Ö. 4000 yıllarına kadar uzanmaktadır.
Kazı araştırmaları sonucu Tekirdağ’ın sahil şeridinde İlk Tunç Çağı’na, Şarköy ilçesindeki Güngörmez ve Güneşkaya Mağaraları ile Marmara Ereğlisi’ndeki Toptepehöyük’te Kalkolitik Çağ’a ait buluntulara rastlanmıştır.
M.Ö. 7. yy’da Trakya’da Grek kolonilerinin kurulmasıyla bölge ticarete açılmış ve Marmara kıyılarında kentler kurulmuştur. Trakya M.Ö. 514 yıllarında Pers egemenliğine girmiş, M.Ö. 478’de Atina’nın Attik/Delos Deniz Birliği’nin Persleri Trakya’dan uzaklaştırmasına kadar bu hakimiyet devam etmiştir.
M.Ö. 342’de Makedonya Kralı II. Philip, Trakya’yı ele geçirerek Odrys Krallığı’nı kendine bağlamıştır. II. Philip’in oğlu Büyük İskender’in ölümünden sonra ise Trakya, Lysimachos’un egemenliğine girmiştir. M.S. 46 yılında İmparator Cladius’un Trakya’da bir Roma Eyaleti kurmasıyla, bölge uzun yıllar önce Roma sonra Bizans egemenliği altında kalmıştır.
Devamı Diğer 3. Resimde!