Soykırıma varan Çin zulmünden kaçarak ülkemize ve şehrimize sığınan Doğu Türkistanlı kardeşlerimizle ile bir araya gelen İl Başkanımız Sn Av. Zülküf ARSLAN Uygur Türkleri ile birlikte yaptığı basın açıklamasında şu hususlara değindi:
Bilindiği üzere Temmuz 2020’de Almanya’nın öncülük ettiği ve aralarında Bosna Hersek ve Arnavutluk’un dışında Müslüman ülkenin yer almadığı BM üyesi 39 ülke, Doğu Türkistan’da yaşanan ağır insan hakları ihlalleri ve Uygur Türklerinin toplama kamplarında tutulması sebebiyle Çin’i kınayan bir mektup göndermişlerdi. Biz Hükümetimizden de bu çağrıya ortak olmasını hatta öncülük etmesini beklerdik. Çünkü Doğu Türkistanlılar bizim hem soydaşımız, hem de dindaşımızdır. Ayrıca Cumhurbaşkanlığı forsunda yer alan 16 yıldızın temsil ettiği Devletlerden birisi de Uygur Hanlığı’dır. Kaldı ki bu insanlar Türk veya Müslüman olmasalar bile, sırf insan oldukları için, orada insani bir dram yaşandığı için yanlarında olmamız gerekirdi. Ancak kendilerinin “Dünya mazlumlarının sesi” olduklarını iddia eden Hükümet’in Dışişleri Bakanı, üzülerek belirtiyorum ki “Çin’in güvenliği, bizim güvenliğimizdir” diyerek mazlumların değil bizzat zulüm ve soykırım yapan Çin’in yanında olduklarını beyan etmiştir.
Uluslararası kurum ve kuruluşların raporlarına göre Doğu Türkistan’da toplama kamplarında 2 Milyonu aşkın insanın olduğu, gözaltı ve cezaevlerinde tutulanlarla birlikte bu sayının 3-4 milyonu bulduğu ifade edilmektedir. Ve üzülerek belirtiyorum ki, bu kamplarda asimilasyon faaliyetleri yürütülmekte, Müslüman Uygur Türkleri zorla çalıştırılmakta ve kadınlar toplu tecavüzlere maruz kalmaktadır. Ülkemizde ve şehrimizde yaşayan Doğu Türkistanlı kardeşlerimiz, yıllardır ailelerinden haber alamamakta, ölü ve sağ olduklarını bile bilememektedir. BM üyesi bu 39 ülke giderek artan ve soykırıma varan ağır insan hakları ihlalleri nedeniyle hiç bir ülkenin Doğu Türkistanlı sığınmacıları Çin’e geri göndermemesini talep etmişlerdir. Oysa Hükümet Çin ile iade anlaşması imzalamış; iktidar partisi sözcüsü de Çin’in terörist olarak nitelediği masum ve mazlum Uygur Türkü kardeşlerimizi kendilerinin de terörist olarak gördüklerini beyan etmiştir.
Basın açıklamamıza iştirak eden Doğu Türkistanlı kardeşlerimiz, Hükümet’in artık kendilerine vatandaşlık ve hatta oturum izni dahi vermediğini, bu nedenle her an geri gönderilme endişesi ile yaşadıklarını, hatta şehrimizde yaşayan Uygur Türkü bir annenin çocukları ile birlikte Çin’e gönderildiğini belirtmişlerdir. Biz Uygur Türkü kardeşlerimizin 21. yüzyılda soykırım yapan Çin’e iade edilmesini reddediyor ve Hükümetimiz’den gerekli önlemleri almasını talep ediyoruz.
Üzülerek belirtiyorum ki, biz “HUKUK DEVLETİ” derken Kanun Devletini bile arar bir hale geldik, artık ülkemiz bir POLİS DEVLETİ haline dönüşmüştür. Mafya liderlerinin çakarlı arabalarla gezebildiği ülkemizde, herhangi bir mahkeme kararı olmadan Doğu Türkistanlı kardeşlerimiz polis takibi altında yaşamakta ve evlerinden market alışverişleri için dahi çıkmalarına izin verilmemektedir. Kardeşlerimizin haksız ve hukuksuz bir şekilde ev hapsine alınmalarına bir an önce son verilmesini ilgili ve yetkili makamlardan talep ediyor, Gelecek Partisi ve Kayseri İl Başkanlığı olarak sürecin takipçisi olacağımızı ve Kardeşlerimizin hem hukuki hem siyasi olarak yanlarında olacağımızı belirtiyoruz.