7 Nisan Dünya Sağlık Günü / 2021 Sağlık Çalışanları Yılı
Kurucuları arasında Türkiye’nin de bulunduğu Dünya Sağlık Örgütü, sağlığı; sadece hastalık ve sakatlığın olmayışı değil, bedence, ruhça ve sosyal yönden tam iyilik hali şeklinde tanımlamış, iyilik halini de, her halde, her durumda kendini iyi hissetmek olarak güncellemiştir.
7 Nisan 1948 tarihinde, 26 ülkenin DSÖ Anayasası'nı kabul etmesi ile kurulan DSÖ, her yıl 7 Nisan'ı "Dünya Sağlık Günü" olarak kutlamaktadır. 1950 yılından beri kutlanmakta olan bugün için, her yıl halk sağlığı ile ilgili bir konu seçilmektedir. 2021 yılı ise Sağlık Çalışanları Günü ve Yılı olarak ilan edilmiştir.
İçinde bulunduğumuz Sağlık Haftası münasebetiyle, Covid -19 Pandemisi döneminde fedakârca çalışan tüm sağlık çalışanlarına şükrânlarımızı sunuyoruz.
Ön safta çarpışıp, vefat eden sağlık şehitlerini, Şile Karakiraz köyü mevkiinde adlarına diktiğimiz fidanlarla, saygı, rahmet ve minnetle anıyoruz.
Ülkemizde 200 bine yaklaşan hekim, 40 bine yakın diş hekimi, 37 binden fazla eczacı, 200 binin üstünde hemşire, sağlık memuru, 60 bin civarında ebe, laborant, odyolog, tıbbi sekreter, anestezi, diş teknisyenleri, çevre sağlığı ve radyoloji teknisyenleri, tıbbi cihaz üreticileri ve yardımcı sağlık hizmeti mensuplarından oluşan dev bir sağlık kadrosu gece gündüz demeden 24 saat kesintisiz sağlık hizmeti sunulmasını sağlamaktadır.
Covid-19 pandemisi döneminde de görüldüğü gibi; ülkemizde sağlık hizmetleri, yönetim zaafiyetlerine rağmen sağlık çalışanlarının özverisiyle başarıyla yürütülmektedir. Hastalık ve ölüm riski ile karşı karşıya olan sağlık çalışanlarına, çalışma koşullarının iyileştirilmesi, mesai saatlerinin insani sınırlara çekilmesi ile destek verilmesi gerekirken, izinlerini iptal ederek, istifa ve emeklilik haklarını engelleyerek moral ve motivasyonunu olumsuz etkileyen Sağlık Bakanlığı’nın bu yaklaşımı vicdanlarda karşılığını bulacaktır.
Türkiye'de 100 bin kişiye düşen sağlık personeli sayısı OECD ülkelerinin üçte biri oranındadır. Sağlık Bakanlığı’nın 2019 verilerine göre ülkemizdeki tüm hastaneler üçte bir oranında eksik personel ile çalışmaktadır.
Öte yandan sağlık alanında mezun olmuş 600 binin üzerinde genç, işsizler ordusunun birer mensubu olarak kadro beklemektedir. Bakanlık sağlık iş gücü planlaması için gereken 2020 yılı personel dağılım cetvelini yayınlamak ve ihtiyaç olan alanlara sağlık personeli atamak için neden beklemektedir?
Hekimler yoğun poliklinik ortamlarında 7 dakikada bir hasta bakmak zorunda bırakılmaktadır. Polikliniklerde tıbbi sekreter bulunmadığı için her türlü kayıt işlemi de bu 7 dakikalık süre içerisinde yine doktor tarafından yapılmaktadır. Bazı kurumlarda ise tıbbi sekreter açığı, asıl işleri gebe ve doğum takibi olan ebeler tarafından yürütülmekte iken, tıbbi sekreterler için kadro açılmaması nasıl açıklanabilir? Kadro dağılımının adil ve gerçekçi yapılması, hekimlerin yükünü azaltıp halka verilen hizmet kalitesinin yükselmesini sağlamayacak mıdır?
Ülkemizin kalifiye hekim ihtiyacı varken, 2019 yılında 1047 hekim, başka bir ülkede çalışabilmek için Türkiye’den göç etmiştir. Adil ve insani çalışma koşullarının sağlanmaması, sağlık sistemindeki aksaklıkların sağlık çalışanları ile vatandaşları karşı karşıya getirmesi, sağlıkta şiddet vakalarının artması, bilimsel yeterliliğin yerini siyasi rant kaygılarının alması, genç beyinlerin göçünü daha da artıracaktır.
Kamu ve Özel sektörde çalışan tüm hekimler iş- gelir-gelecek güvencesinden yoksun hale getirilmişlerdir. 15 Temmuz sürecinden bu yana KHK ile işlerine son verilen hekim sayısı 3bin 446’dır. Hukuki süreçte hiçbir suç isnat edilmeyen sağlık çalışanlarından 104’ü dışındakiler görevlerine iade edilmeyerek pek çoğu işsizliğe veya özel sektörde düşük ücretle çalışmaya mahkum edilmiştir.
Performansa dayalı ücretlendirme sistemi hekimler arasında ücret dengesizliği oluşturmuş, hekimlik değerlerinin aşınmasına ve her geçen gün hekimlerin mesleklerine yabancılaşmasına sebep olmuştur. Şehir hastanelerinden yüzlerce hekim bu nedenle ya istifa etmiş ya da emekliye ayrılmıştır.
Yaşanan bu olumsuzluklar sadece hekimleri değil, hekim dışı sağlık çalışanlarını ve toplumun sağlık ve yaşam hakkını da olumsuz olarak etkilemektedir. Özellikle sözleşmeli olarak işe alınan 4 D kapsamındaki sağlık çalışanları, sağlık sektöründe çalışmanın tüm risklerine maruz kaldığı halde, asgari ücretle çalışıp, performans ödemelerinden hiçbir şekilde faydalanamamaktadır.
Özel sağlık kurumlarında çalışan hekim ve diğer sağlık çalışanlarının durumları da içler acısıdır. Pek çoğunda ücretli izin hakkı verilmemekte ve bu nedenle yeterince dinlenme ve yenilenme imkânı olmayan hekimler tükenmişlik yaşamaktadırlar.
Covid 19 döneminde hastalanan, hastaneye yatan veya rapor kullanmak zorunda kalan sağlık çalışanları çalışamadığı günlerde ekonomik olarak ciddi sıkıntı yaşamışlardır. Hayatını kaybedenlerin yakınları ve bakmakla yükümlü oldukları aile fertleri de ciddi mağduriyetler yaşamaktadırlar.
Covid-19 pandemisi sağlığın hayatımızdaki yerini ve sağlık hizmetinde çalışanların önemini çok net bir şekilde göstermiştir. Tüm sağlık çalışanlarının ekonomik ve özlük hakları iyileştirilmeli, sağlıkta şiddete karşı etkin tedbirler alınmalı, bilimsel gelişimleri desteklenmeli, mesleki itibarları iade edilmelidir. Aksi takdirde, gururla açılışlarını yaptığımız modern ve devasa hastaneler, içinde hizmet verecek personel bulamayacaktır.
Bütün olumsuz şartlara rağmen görevlerini kahramanca yapan tüm sağlık çalışanlarına milletimiz adına tekrar şükranlarımızı sunuyor, Gelecek Partisi olarak sorunlarının takipçisi ve sözcüsü olacağımızı beyan ediyoruz.