Adalet Politikaları İzleme Kurulundan Cumhurbaşkanının Yargıya Müdahale İçeren Beyanlarına Yönelik Açıklama
21.01.2020

Adalet Politikaları İzleme Kurulundan Cumhurbaşkanının Yargıya Müdahale İçeren Beyanlarına Yönelik Açıklama

Sayın Cumhurbaşkanı’nın Açıklama ve Eylemleri Yargı Bağımsızlığı ve Tarafsızlığına Müdahale İçermektedir!

FETÖ ile mücadelenin Gelecek Partisi’nin en temel önceliklerinden olduğu ülke kamuoyunun malumudur. Lakin FETÖ ile mücadele benzer taktiklerle değil, ancak panzehiri olan hukukla mümkündür.

Daha önce de dış politika zemininde yargının araçsallaştırılması, hukuk metinlerinin yetersizliğin sonucunun “yargıca” yüklenmesi veya TBMM’ce Türkiye vatandaşlarının haklarının korunması için yetkisi kabul edilen AYM’nin kararları ile AİHM kararlarının boşa çıkartılması örneklerinde olduğu gibi, bu kez de Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesi’nin bir sanık hakkında “anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs”ten verilen müebbet hapis cezasının kaldırılıp beraat kararı verilip sanığın tahliye edilmesinin ardından sayın Cumhurbaşkanının, “…Bu yargı camiamız için gerçekten çok çok üzücü bir adım olmuştur ve ilginç olan şey şu, TABİİ BUNLARIN HEPSİNİN TALİMATLARINI DA VERDİK… Kararı veren kişi veya kişilerin de FETÖ’cü olması bu işin nerelere vardığını gösteriyor…” şeklindeki açıklaması, hukuk ve yargı sistemimize onulmaz yaralar açtıracak oldukça vahim gelişmelere bir yenisinin daha eklendiğini ortaya koymaktadır.

Son zamanlarda gerek yerel, gerekse uluslararası yargı makamlarının kararlarından sonra “Talimatlarımızı verdik, hamlelerimiz olacak” tarzındaki açıklamalar yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığını ortadan kaldırdığı gibi, yargıya olan güveni de temelden sarsmaktadır.

Bu tür açıklamalar, Yürütme organının Yargı organı üzerindeki tahakkümünü ortaya koymakla birlikte, talimat vererek hakimleri görevden aldırmak; kuvvetler ayrılığının ve hukuk devletinin de askıya alınması demektir.

Çağdaş hukuk sistemlerinde özgürlük esastır. Yargı makamlarının kararlarına karşı olağan ve olağanüstü başvuru halinde üst yargı makamları ilgili kararı bozabilir, düzelterek onayabilir veya onama kararı verme yetkisine sahiptir. 

Belirttiğimiz kanun yollarının dışında kanuna aykırı şekilde yetki ihdası ve kullanımı suç unsuru teşkil etmektedir.  

Cumhurbaşkanının bu açıklamasıyla, olmayan bir yetki kullanılıp hukuk sistemimize de tarifi ve telafisi imkansız zararlar verilmiştir. “Bundan sonra mahkemelerin nasıl beraat kararı verebilecekleri” sorusunu Gelecek Partisi olarak kamuoyunun takdirine arzediyoruz.

Cumhurbaşkanı açık ve sarih biçimde “talimat verdiğini” söylemesi tam bir skandaldır! Anayasamızın 138.maddesinin 2.fıkrasında der ki; Hiçbir organ, makam, merci ve kişi yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez, genelge gönderemez, tavsiye ve telkinde bulunamaz Bulunduğu takdirde suç işlemiş olur. Bu eylem, TCK’nın 277 ve 278. Maddelerinde düzenlenmiş bulunan “yargı görevi yapanı etkilemeye teşebbüs” suçunu oluşturmaktadır. Özcesi, hakimleri etkilemeye teşebbüs etmek dahi suçtur!

Cumhurbaşkanının bu açıklaması karşısında, söz konusu davayı nihayeten inceleyecek olan ilgili Yargıtay Ceza Dairesinin davayı hukuk, adalet ve yargı bağımsızlığı bağlamında karar vermesini beklemek, verilecek doğru karara da güven duymak mümkün olmayacaktır. 

Ayrıca, FETÖ’cü iddiası da ortaya konarak görevlerinden alınan hakimler tarafından verilmiş olan bozma veya onama kararlarına karşı ne tür işlem yapılacağını, işlem yapılmaması halinde adalete olan güveni nasıl tesis edeceklerini ilgili makamların kamuoyuyla paylaşması elzemdir.

Son gelişmeler de göstermiştir ki, artık yargıya talimat verilmesinden verilen talimatın kamuoyuna hiçbir çekince olmadan ilan edildiği aşamaya geçilmiştir. Sonraki aşama, yargının göstermelik olarak bile var olmaması, hukukun tümüyle askıya alınmasıdır. 

Gelecek Partisi olarak, ülkemizin böyle bir akibete mahkum edilmesini asla kabul edemeyeceğimizi kamuoyuna arz ederiz.

Gelecek Partisi Adalet Politikaları İzleme Kurulu