Çevre, hırslara ve hazlara kurban edilemez. Tabiatı tahrip etmekten vazgeçin!
SİT alanlarından elinizi çekin…
Çevre, atalarımızdan kalan bir miras değil, korunması, geliştirilmesi ve gelecek nesillere devredilmesi gereken bir emanettir. Tabiat, mirasyedi gibi hazlara ve hırslara kurban edilemez. İktidar, bu emaneti bizden sonraki nesillere de devretmek mecburiyetindedir. Emaneti korumak ve emanete ihanet etmemek herkesin görevidir.
Bu ülkede kaç Ayder var?
İnsanların nefes alabileceği yeşilliği, ormanı ve doğasıyla oksijen deposu olan Ayder Yaylasına da göz dikildi. İnsanların nefes aldığı bu alan hangi amaca dönük olarak otel ve otopark yapılıyor? Bu betonlaşma; AVM, rezidans ve hafriyat aşkı ne zaman bitecek. Çevre ve Şehircilik Bakanının görevi tabiatı korumaktır, betonlaştırmak değildir. Çevre Bakanının literatüründe betonlaştırma değil, temiz toprak, temiz hava temiz su ve temiz çevre olmalıdır. Böylesine bir tabiat harikası olan Ayder gibi kaç yaylamız vardır bu ülkede?
TOKİ’ye bir an önce çeki düzen vermeli…
Artık plansız ve çarpık şehirleşmeyi önlesinler. Kimliksiz şehirler inşa etmesinler. TOKİ, maalesef yüksek binalarlar, yozlaşma ve çürümeyle anılan bir kurum haline geldi. TOKİ artık amacı dışında farklı amaçlar için araçsallaştırıldığına inanılır hale gemiş durumda. Bu kurumun adı kötü çağrışımalarla anılmaktadır. TOKİ, açık ihale yöntemini bay pas etmiş durumda, hangi yöntemlerle işlerin yapıldığı belli değil. Bu kuruma bir an evvel çeki düzen verilip, yaşanabilir şehirler, yaşanabilir mekanlar, yaşanabilir bir çevre inşa etmeleri gerekiyor. Artık bu hükumet yeşil alanlardan, ormanlardan, doğal yaşam alanlarından lütfen elini çeksin ve bu alanlara rant gözüyle bakmaktan vaz geçsin. Korunan alanlara, hassas alanlara, sit alanlarına, özel çevre koruma alanlarına , sulak alanlara, tarım alanlarına, orman alanlarına vb. tüm korunması gereken alanlara dokunmaktan vaz geçsin.
Çevre ve Şehircilik Bakanının görevi çevreyi korumaktır
Çevre ve Şehircilik Bakanının görevi çevreyi ve tabiatı korumak, yaşanabilir şehirler imar ve inşa etmektir. Ancak görüyoruz ki; şehirlerimiz giderek yaşanmaz bir hal almaya başlamıştır. Ankara’da son iki günde yağan yağmurlarda başkent Ankara caddelerinin dere gibi su akışına tanıklık ettik. Su akışı betonlaşmanın tezahürüdür. Her ne hikmetse iktidar nerede bir yeşil alan, nerede nefes alınacak tabiat harikası bir alan varsa o alanları betonlaştırmaya dönük hamleler yapmaya gayret etmektedir. Betonlaştırma aşkı adım adım çevreyi ve tabiatı tüketmektedir. Tabii ki beton aşkı rant aşkının eseridir. Rant uğruna çevre facialarıyla karşı karşıyayız.
Gelecek Partisi
Çevre ve Şehircilik Politikaları İzleme Kurulu