Ceza ve Güvenlik Tedbirleri İnfazı Hakkında Kanun ve Değişikliklerle İlgili Nihai Değerlendirmelerimiz
06.04.2020

Ceza ve Güvenlik Tedbirleri İnfazı Hakkında Kanun ve Değişikliklerle İlgili Nihai Değerlendirmelerimiz

Salı günü mecliste görüşülecek olan ceza ve güvenlik tedbirleri infazı hakkında kanun ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair, kanunda çok sıkıntılı düzenlemeler mevcuttur. Her şeyden önce benzer düzenlemelerin sık sık yapıldığı ancak buna rağmen ceza evlerinin sürekli kapasitelerinin üzerinde mahkum ve hükümlü ile dolduğu görülmektedir. Bu nedenle öncelikle Türkiye’de, vatandaşı suça sürükleyen sebeplerin ortadan kaldırılması ve cezaevlerine olan ihtiyacın azaltılmasını sağlayacak tedbirlerin alınması gerekmektedir.

Ceza infazlarının artırılıp azaltılmasının suçun işlenmesinde herhangi bir etkisinin bulunmadığı görülmüştür. İnfaz kanunlarında sıkıştıkça değişiklik yapmak, suçu ortadan kaldırmıyor. Meclis ve hükümetin sorunun çözümü için çok daha etkili ve doğru tedbirler alması zorunluluğu her gün artıyor. Korona saikiyle aldığımız bu tedbirlerin de öncekiler ile aynı akıbete uğrayacağı açık bir şekilde görülmektedir.

İnfaz yasasında yapılmak istenen son değişiklikleri bu açıdan ele aldığımızda da sorunu esastan çözmeye yönelik değil, günü kurtarmaya, artan kamuoyu baskısını azaltmaya yönelik değişiklikler olarak görüyoruz.

Daha önce de açıkladığımız üzere, Cumhur İttifakını infaz yasasını değiştirmeye zorlayan temel nedenin açık bir şekilde ortaya konulması gerekmektedir. Bu yasa teklifi Kovit-19 virüsünün vahim etkilerinden tutuklu ve mahkumları korumak mıdır? Yoksa, adil bir Ceza İnfaz Sistemi kurmak suretiyle devletten adalet bekleyen kesimlerin taleplerine cevap vermek midir?

Asıl niyet cezaevlerinde bulunan tutuklu ve mahkumların virüs salgınına karşı sağlık ve can güvenliklerini korumak ise alınacak her türlü tedbiri sonuna kadar destekliyoruz. Sağlığı ve canı devletin koruması altında bulunan bu şahısların hakkaniyet ve adalet ölçülerine uygun olarak gerekli tüm yasal düzenlemeleri de yapılmak suretiyle gerekli tedbirler gecikmeksizin ve acilen alınmalıdır. Bu konuda hiç tereddüt edilmemelidir.

Bu manada başta hamile, lohusa ve küçük yaşta çocuk sahibi olan kadınlarımız ve yaş şartına bağlı olmaksızın cezaevi şartlarında kalmaları riskli olan hasta tutuklu ve mahkumlar ve suç türleri bakımından herhangi bir ayrım gözetmeksizin yasal tedbirleri alınmak suretiyle ceza evlerinden gerekli adli kontrol hükümleri çerçevesinde tahliye edilmelidirler.

Haklarında soruşturma veya kovuşturma yürütülen şüpheli ve sanıklar hakkındaki tutuklama kararları derhal gözden geçirilerek tahliye edilmelerinde zorunluluk bulunmayanların tutukluluk kararları sair adli kontrol tedbirleri çerçevesi içinde acilen kaldırılmalıdır. 

Herhangi somut bir suça karışmadığı halde düşünce ve fikirlerinden dolayı başta gazeteciler olmak üzere; yazar, düşünür, siyaset adamı gibi çok sayıda hükümlü ve tutuklunun tahliyesi yine sair adli kontrol tedbirler çerçevesinde acilen sağlanmalıdır.

Verilebilecek ceza itibarıyla HAGB, erteleme, paraya çevirme gibi hükümlerle sonuçlanması muhtemel davalarda tutuklu yargılanan sanıkların tahliyesi sağlanmalıdır.

Tüm bu tedbirler alınırken adli, siyasi veya terör suçları bakımından herhangi bir ayrım gözetmek son derece yanlıştır. Vatandaşın mağdur olduğu suçların faillerini tahliye etmek mümkün hale gelirken devlete karşı işlenen suçlar bakımından istisna getirilmesi demokratik bir hukuk devletinin gereklerine aykırılık oluşturur. Koronavirüs salgını karşısında tüm tutuklu ve mahkumların sağlıkları ve canları herhangi bir ayrım gözetmeksizin eşit bir şekilde korunmalıdır. Bu şekilde 60 bin kişinin daha tahliyesi sağlanabilir.

Bu acil tedbirler alındığı takdirde ceza evlerinden tahliyesi düşünülen hükümlü ve tutuklu sayısı 90 binden 150 bine çıkmış olacaktır. Bu ise ceza evlerinin normal kapasitesi olan 120 bine yakın bir sayıya ulaşmamızı sağlayacak ve içeride kalan tutuklu ve mahkumların sağlık ve can güvenliğinin temini bakımından son derece önemli bir avantaj ve rahatlama temin edecektir.

YENİ BİR CEZA İNFAZ YASASINA İHTİYAÇ ZARURİDİR;

İnfaz kanununda yapılmak istenen değişikliğin amacı değişen ihtiyaçları karşılamaktan uzak, insicamı bozulmuş ve son derece karmaşık hale gelmiş bulunan infaz rejimini bu ihtiyaçlar ve çağdaş yaklaşımlarla yeniden düzenlemek ise yapılması gerekenler şunlardır;

1.  Öncelikle Yeni İnfaz Kanunu aceleye getirilmemelidir. Sadece Adalet Bakanlığı yanında başta TBB ve barolar, katkı sağlamak isteyen tüm STK’lar ve siyasi partiler ile  ilgili bilim adamlarının demokratik ve etkili katılımları sağlanmak suretiyle iyi bir hazırlık yapılmalıdır. Cezalandırmadaki birinci amacı gözden kaçırmadan suçlunun ıslahı ve topluma yeniden kazandırılması ve bozulan toplumsal düzenin yeniden tesisi amacı yanında; insan onuru, adaletin tecellisi, caydırıcılık, sosyal barış ve huzur dengeleri çok iyi gözetilmelidir.

2.  İnfaz rejimi tek ve sade, anlaşılabilir ve herkes bakımından öngörülebilir bir sistem olmalıdır.

3.  Ceza infaz sistemi hak ettikleri cezalarını çeken tutuklu ve mahkumların başta can ve sağlık olmak üzere temel haklarını güvence altına almalıdır.

4.  Cezalandırmanın aynı zamanda bir ıslah ve rehabilitasyon amacı taşıdığı gözetilerek mahkumların topluma yeniden kazandırılmasını temin eden düzenlemeler içermelidir.

5.  Yapılacak düzenlemenin cezaların infazının mağdur tarafta ve kamuoyundaki adalet beklentisini karşılaması son derece önemli ve gereklidir. Suçtan zarar gören mağdur ve mazlumların adalet beklentilerini tam olarak yerine getirmeli ve dolayısıyla hukuk devleti ve yargıya olan güveni temin etmelidir.