COVID-19 PANDEMİ SÜRECİNİN ÇALIŞMA HAYATINA VE ÇALIŞANLARA ETKİLERİ
COVID-19 PANDEMİ SÜRECİ
2019 sonunda Çin’de ortaya çıkan COVID-19, yayılma hızının yüksek olması sebebiyle büyük bir hızla önce Çin’e, akabinde de tüm dünyaya yayılmıştır. COVID-19, ölümcül etkisi nedeniyle Dünya Sağlık Örgütü tarafından Mart 2020’de pandemi olarak ilan edilmiştir.
Yayılımını önlemek için ülkeler son derece katı önlemler almak, ekonomik ve sosyal hayatı neredeyse tamamen durdurmak zorunda kalmışlardır. Ekonomi, pandemiden ve pandemiye karşı alınan tedbirlerden hem arz hem de talep bakımından olumsuz yönde etkilenmekte; dolayısıyla karşımıza hem arz hem de talep yönlü bir kriz çıkmaktadır. Bunların sonucunda, imalat sanayi ve ticaret başta olmak üzere ekonominin ana sektörlerinde 2020 yılında küresel ölçekte önemli ölçüde küçülme beklenmektedir. Ekonomik hayatın durma noktasına gelmesi şüphesiz çalışma hayatını kuvvetle etkilemekte ve istihdam açısından büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Bu bağlamda 2020 yılında da hem dünyada hem de Türkiye’de istihdam seviyelerinde daralmalar beklenmektedir. Pandemiye karşı devletler ve Türkiye üç düzeyde tedbirler almakta olup bunlar birbirini de etkilemektedir: Sağlık tedbirleri, ekonomiyi canlandırıcı tedbirler, istihdamı koruyucu tedbirler. Bu tedbirlerin genel olarak özelliklerine bakarsak; bunların esas olarak düzenleyici, destekleyici ve denetleyici tedbirler olduğunu belirtmek mümkündür. Bunlara devletin yönlendirici, koordine edici ve eğitici özellikleri de ilâve edilebilir. Bu çalışma kapsamında COVID-19 salgınının Türkiye’de, özellikle çalışma hayatına etkileri incelenerek, kamu kesiminin istihdama yönelik alması gereken tedbirlere ilişkin önerilere yer verilmiştir.
İşyerlerinde Covid-19 İçin Alınması Gereken Tedbirler
Koronavirüs salgınından korunmak için sosyal mesafenin korunması, hijyen kuralları ve sıkça ifade edilen diğer önlemler çok önemlidir. İşyerlerinde ciddi sağlık riskleri söz konusudur.
Sosyal mesafenin korunması zor hatta çoğu zaman imkansızdır. Servisler ve yemekhaneler alınacak tüm önlemlere karşın ciddi risk oluşturmaktadır.
İşyerlerinde COVİD-19 salgınına karşı yürütülen önleme programları, toplum sağlığını doğrudan etkilediği için, kamusal bir hizmetin parçası olarak ele alınmalıdır.
Salgınla mücadele kapsamında zorunlu, acil ve temel mal ve hizmet üretimi yapan işletmeler dışındaki işletmeler tatil edilmelidir. COVID-19 salgınının kontrolü için evde kalmak önemli önlemlerden biridir, işlerini işyeri dışında yürütebilenlerin evden çalışması için kamuoyunda çeşitli çağrılar yapılmaktadır.
Uzaktan çalışmanın uygulanabildiği alanlarda bu dönem için uygulanmasının şartları oluşturulmalıdır. Kamuda ve özelde pek çok alanda uzaktan çalışma mümkündür ve salgından korunmanın en önemli yollarından biridir.
Ne yazık ki evden çalışabilen işçi sayısı çok azdır, çoğunluğu güvencesiz ve düşük ücretlerle çalışanlar için evden çalışma hükümet tarafından desteklenen sosyoekonomik bir salgın destek paketi yokluğunda mümkün değildir.
Çalışanların dolayısıyla toplumun sağlığı temel olarak ancak böyle korunabilir. Bu zorunlu evde kalma döneminde, asgari barınma ve beslenme şartları da sağlanmalıdır. Bu süreçte gıda, sağlık, enerji gibi faaliyetini sürdürmesi zorunlu alanlarda, çalışma koşullarının nasıl olması gerektiği belirlenmeli ve uygulanmalıdır.
ÇALIŞANLARIN İŞ GÜVENCESİ SAĞLANMASI
Koronavirüs pandemisi tüm dünyanın en sıcak gündem maddesi haline gelirken, çalışanların işini kaybetme korkusunun, zaman zaman, koronavirüs korkusunun önüne geçtiği görülmektedir. Çalışanlar yaşamlarını kaybetmekten çok işlerini kaybetmekten korkmaktadır.
Salgının işyerlerinde de hızla yayılması, hükümet tarafından yapılan çağrılar, ekonomik zorunluluklar bir çok işyerini salgın döneminde kapanmaya ya da daha sınırlı süreli çalışmaya zorlamaktadır.
Bu dönemde çalışanlar işten çıkarılmakta, ücretsiz izin almaya zorlanmaktadırlar.
Çalışanların kendi iradeleri dışındaki ücretsiz izin uygulaması kabul edilemez. Salgın döneminde bu tip uygulamalar geçersiz sayılmalıdır. Salgın nedeniyle zorunlu olarak verilen tüm izinler, yıllık ücretli idari izin olarak sayılmalıdır.
Bütün bunlara karşılık,halen inşaat işçileri, metal işçileri, birçok fabrikalar, tarım işçileri çalışmaya mecbur edilmekte ve maalesef bu, bir süre daha böyle sürecek gibi görünmektedir. Dolayısıyla bu koşullarda çalışmak zorunda bırakılan işyerlerinde, ilk olarak, yeni koronavirüs salgını dikkate alınarak risk değerlendirmesi ve acil durum planlarının güncellenmesi yapılmalıdır.
KRONİK HASTALARIN İŞYERİ ORTAMINDA SAKINCALARI
COVİD-19, öncelikle yaşlıları, ama, yaşlıların yanısıra, kronik hastalığı olanları, bağışıklık sistemi zayıf olanları daha fazla etkilemektedir.
İşyerlerinin ,Koronavirüs açısından önlem ve risk durumları, işçilerin sağlık parametreleri, hastalarının mevcut durumları titizlikle değerlendirilerek, bu risk grubuna giren işçilerin işyeri ortamlarından uzaklaştırılmaları , COVİD-19 salgınının neden olabileceği kayıpları önlemekte kritik bir öneme sahiptir.
Sağlık Bakanlığı kamuda çalışan ve riskli gruba giren kronik hastaların idari izinli sayılması konusunda bazı tedbirler almıştır. Kamuda çalışan kronik hastalar idari izinli sayılırken, özelde çalışanlara bu hak tanınmamıştır. Bu hastalıklara sahip olan işçilerin sağlık kurumlarına başvurup rapor alması gerekmektedir. Rapor alma sürecinin kendisi hem işçiler hem de sağlık kurumlarında çalışanlar için risk oluşturmaktadır. Bu riskin önlenmesi için TTB, 14 gün rapor verme yetkisinin salgın sürecinde, işyeri hekimlerine de tanımlanması için SGK’ya bir yazı ile başvurmuştur. Bu uygulama gerçekleşinceye kadar bu çalışanlar ücretli izinli sayılmalıdır.
İŞYERİ SAĞLIK BİRİMLERİNDE ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER
Başta işyeri hekimleri olmak üzere tüm İSG çalışanları bu tür durumlarda çalışanlarla en çok temas eden gruplardan olduğu için, İSG çalışanlarının korunması da, özel bir önem kazanmaktadır. İSG çalışanları içerisinde COVID-19 açısından riskli kabul edilen gruba giren, gebe, 65 yaş üstü, kronik hastalığı olan hekim ve sağlık çalışanlarının hastalık bulaşma riskinin de yüksek olması nedeniyle, özel olarak değerlendirilerek, gerekiyorsa işletmelerden uzaklaştırılarak, uzaktan danışmanlık yapmalarının sağlanması gerekmektedir.
İşyeri sağlık birimlerince işyerlerinin tüm girişleri kontrol altında tutulmalı, girişler mümkün olan en az düzeye indirilmeli, giriş yapan tüm çalışanlar ve diğerlerinin (ziyaretçi, tedarikçi, vs.) ateşi ölçülmeli, 37,8 *C üzerinde olanlar alınmamalı, varsa işyeri hekimi tarafından yapılacak muayene sonrasında şüpheliler hastanelere sevk edilmeli ya da evlerinde dinlenmeye gönderilmelidir. İşyeri hekiminin olmadığı işyerlerinde ALO 184 aranarak süreç izlenmelidir. İşyerlerinde olası hastaların değerlendirildiği ve sevk edilene kadar bekletildiği İzolasyon Odası oluşturulmalıdır.
Ateş ölçenlerin ve sağlık çalışanlarının koruyucu ekipmanı olmalıdır. Maske, eldiven gibi koruyucu ekipman eksiksiz olarak kullanılmalı ve tedariği sağlanmalıdır. Şüpheli olarak bulunarak hastaneye sevk edilenlere cerrahi maske takılarak tedbir alınmalıdır.
Bu programda ihtiyaç duyulan birçok malzemenin temininde de kamusal bir hizmet mantığıyla yaklaşılması gerekmektedir. Özellikle, işyeri hekimleri ve sağlık çalışanları için gerekli maske, eldiven, önlük, gözlük-yüz koruyucu (siperlik) gibi koruyucu malzemenin temin edilmesinde ve alkol bazlı dezenfektan temininde kamusal bir hizmet mantığı ile hareket edilmeli devlet bu sorumluluğu üzerine almalıdır.
İŞYERLERİNDE ALINACAK TEDBİRLER VE KAPSAMI
Üretim alanları, fabrikalar, atölyeler, özelikle havalandırması zayıf olan dokuma atölyeleri ve sıra sıra tezgahların bulunduğu irili ufaklı atölyeler, aynı zamanda kalabalık olarak çalışılan yerler, sanayi siteleri, koronavirüsün yayılmasının önlenmesi açısından, korunma tedbirlerinin çok sıkı uygulanması gereken alanlar olarak öne çıkmaktadır.
Bulaşmanın önlenmesi ve işçilerin bu virüsten korunabilmesi için, işletmelerde önce tüm işçilerin hem hastalık hakkında, hem de korunma yolları konusunda bilgilendirilmeleri sağlanmalı, hem de alınacak tedbirlerle, işçilerin korunmaları sağlanmalıdır. Bu konuda sosyal mesafenin korunması şartıyla yapılabilecek eğitimler, uzaktan eğitim, çok yaygın
görseller üzerinden yürütülecek eğitimler, uyarıcı görseller, alınacak önleyici tedbirlerle birleştirilmelidir.
Ateş, öksürük, nefes darlığı ve benzeri şikâyeti olanların işe gelmemeleri ve doğrudan sağlık kuruluşlarına yönlendirilmeleri sağlanmalıdır. Çalışanlar arasında, hastalık şüphesi olan Koronavirüs (+) çıkan, ya da ön tanı konarak yatırılan çalışan var ise bu kişi ile temas eden işyeri çalışanlarının belirlenmesi, çalışan ile temas etmiş kişilerin iletişim bilgileri kayıt altına alınarak, İl/İlçe Sağlık Müdürlüğü’nün yönlendirmesine göre hareket edilmesi sağlanmalıdır. Sağlık kuruluşlarına yönlendirilen hastalık şüphesi taşıyanların cerrahi maske takılarak olası bulaşmaların da önüne geçilmelidir.
SOLUNUM YOLU İLE VE KİRLENMİŞ ELLERLE BULAŞ RİSKİ
İşletmelerde öncelikle korona virüslerle mücadeleyi planlayan ve denetleyen bir ekip oluşturarak Bir ‘’Koronavirüs önleme programı’’ oluşturulmalıdır.
Kapalı ve havalandırması yetersiz olan atölyelerde, hava sirkülasyonunu sağlayarak virüsü ortamdan uzaklaştıracak önlemlerin alınması çok önemlidir. Havalandırması sağlanamayan, sosyal mesafesinin korunamadığı atölyeler bu kontrol programı süresince kapatılmalıdır.
Oluşturulan Koronavirüs kontrol programının denetlenmesi çok önemlidir. İşçileri uyaran, nasıl ve hangi tedbirleri alacağını gösteren görseller, işletmenin her bölümüne yeteri kadar asılmalıdır.
Özellikle solunum yollarını tutan bir hastalık olması nedeniyle sigara kullanımının hastalığın yerleşmesinde ve tablonun ağırlaşmasındaki önemi dikkate alınarak bu konuda uyarıların ve görsellerin yaygın olarak kullanılması önemlidir.
Öksürük, hapşırık, konuşma ve gülme ile virüslerin ortama saçılacağı hatırlatılarak, bu gibi durumda, ağzın bir mendille kapatılarak, mendilin de ağzı kapalı bir torbaya konması ve bu torbaların tıbbi atık kutularında toplanmaları, mendil yoksa eğer kolun iç yüzeyi ile ağzın kapatılması, hem görsellerle, hem de denetimlerde hatırlatılmalıdır. Bu tür durumlarda ortama saçılan virüsler toz zerrecikleri gibi havada asılı vaziyette dururlar. Bu havada asılı virüs damlacıklarının solunmasıyla da insana bulaşırlar. Bu nedenle, işyerlerinin sık sık havalandırılarak virüslerin ortamdan uzaklaştırılması gerekir.
KORONAVİRÜSLERİN BULAŞMASINDA, ELLER VE ORTAK KULLANILAN ALANLAR VE EŞYALAR
Virüs bulaşmış eller hastalığın yayılmasında en önemli araçlardır. Eller, hastaya direk temasla ve virüs bulaşmış yüzeylere temasla bulaşabilir. Ve bu ellerin ağza buruna veya göze teması ile virüs vücuda girmiş olur.
Bütün alanların düzenli olarak havalandırılması ve tuvaletler, kapı kolları, merdiven trabzanları, çalışma masaları ve tüm çalışma ekipmanlarının temizlenme sıklığı ve niteliği en üst düzeyde olmalıdır. Yemekhanenin, kapı kolları ve merdivenlerinin kenarlıklarının, yemek saatlerinde sık sık temizlenmesi önemlidir. Mümkün olduğunca, işletmenin bütün bölümlerine alkol bazlı dezenfektanlar yerleştirilmelidir.
Yemekten önce mutlaka işçilerin ellerinin yıkanması sağlanmalı, ayrıca yemekhanelerin girişlerine ve yemekhanenin uygun yerlerine, alkol bazlı dezenfektanlar yerleştirilmelidir.
Bu yüzeyleri 1/100 sulandırılmış çamaşır suyuyla veya diğer uygun dezenfektanlarla temizlemek yeterlidir. Ama hasta olduğu bilinen birinin temas ettiği yüzeyler ise, 1/10 sulandırılmış çamaşır suyuyla temizlenebilir.
Yemekhaneler, yemek süresince ve yemek sonrasında sürekli havalandırılmalıdır. İşçiler, yemeklerini alırken ve masalarda, aralıklarla ve 1.5 metre sosyal mesafe kuralına uyarak ve karşılıklı çapraz olarak oturtulmalıdır. Yemekhanelerde servis için ortak kullanılan kepçe, maşa ve benzeri araçlardan vazgeçilmeli. Çatal, kaşık, bıçak gibi malzemeler, her işçi için ayrı ayrı hazırlanarak servis edilmelidir. Yemek servisi yapan personelin hijyen kurallarına uyması konusuna özel bir önem verilmelidir. Yemekhaneler eğer yeteri kadar havalandırılamıyor ve aralıklarla oturmaları sağlanamıyorsa, bu kontrol programı döneminde kumanya dağıtımına geçilmelidir.
İŞÇİ SERVİSLERİNİN KAPASİTESİNİN AZALTILMASI DURUMU VE SOSYAL MESAFENİN KORUNMASI
Servis araçlarının şoförleri, yemekhane çalışanları, temizlik çalışanları gibi temas imkanları yüksek olan çalışanların, hastalığın bulaşma ve korunma yolları ile ilgili eğitimleri ve hijyenlerinin sağlanması, salgının kontrolü ve bulaşmaların önlenmesi açısından önemlidir.
İşçi servisleri, her sefer öncesi mutlaka dezenfekte edilmeli, servis kapasiteleri azaltılarak işçilerin servislere aralıklarla oturması sağlanarak sosyal mesafesinin korunması sağlanmalıdır. Gerektiğinde de servis şoförü ve tüm yolcuların cerrahi maske takmaları sağlanarak tedbir alınmalıdır. Servislerde yeterli sayıda alkol bazlı dezenfektan yerleştirilerek hijyenik ortam sağlanmalıdır.
İŞVEREN NASIL ETKİLENDİ
Pandemi sürecinde binlerce işletme kepenk indirdi
İstanbul Ticaret Odası Covid-19 salgını kapsamında alınan tedbirler sebebiyle İstanbul'da 20 bin işletmenin, Ankara Ticaret Odası ise başkentte 15 bin işletmenin geçici süreyle ya da tamamen faaliyetlerini durdurduğunu açıkladı.Ticaret odaları, pandemi sürecinde zor günler yaşayan işletmeler için çeşitli vergi yükümlülüklerinin askıya alınması gerektiğini ve dükkân kiralarında düzenleme yapılması gerektiğini söylüyor.İşletmelerini kaybeden Ankaralı esnaf ise pandemi sürecinin aylarca uzamasını finansal olarak kaldıramadıklarını anlatıyor.
Koronavirüsle mücadele çerçevesinde alınan kısıtlama kararlarıyla Ankara genelinde yaklaşık 15 bin işletmenin ya geçici süreyle kapandığını ya da çok düşük iş hacmiyle faaliyetlerine devam etmek durumunda kaldığını açıkladı.
Pandeminin başından bu yana hiç açılmayan iş yerleri bulunurken , açılanların ise çok düşük iş hacmiyle hizmet sektöründe ayakta kalmaya çalışıyor.
Salgın sebebiyle sokağa çıkma kısıtlamalarının başladığı ve işletmelerin faaliyet durdurmak zorunda kaldığı Nisan-Haziran aylarında, mücbir sebep kapsamına alınan işletmelerin vergi, SGK gibi yükümlülükleri Ekim-Aralık ayına ertelenmişti.
Ancak bu ödemelerin yapılması gerektiği şu günlerde, Türkiye yeniden karantina ve sokağa çıkma yasaklarıyla karşı karşıya.
Şu ana dek işletmelere hangi kamu desteği sağlandı? Salgın sürecinde en öne çıkan uygulamalardan biri Kısa Çalışma Ödeneği oldu. Hastalık sebebiyle iş yerinde çalışma süresini 3'te 1 oranında azaltmak ya da tamamen durdurmak zorunda kalan işletmeler, çalışanların sigortaya tanımlanmış maaşlarının bir kısmının devlet tarafından karşılanması için Kısa Çalışma Ödeneğinden faydalandı. En fazla 3 ay süreyle tanımlanan bu hak, Bakanlar Kurulu kararı ile üçer aylık periyotlar şeklinde uzatılabiliyor.
Pandemi sebebiyle mücbir sebep kapsamında yer alan sektörler, 65 yaş üzeri kişiler ve kronik rahatsızlıkları bulunanların SGK primleri Kasım-Aralık ayına ertelendi.
Bu sektörler içerisinde perakende, demir, çelik ve metal sanayii, madencilik ve taş ocakçılığı, bina inşaat, sinema ve tiyatro, konaklama faaliyetleri, yiyecek-içecek hizmetleri, etkinlik ve organizasyon gibi iş kolları yer aldı. Konaklama vergisinin Kasım ayına dek uygulanmaması karara bağlandı. Otel kiraları ile ilgili vergiler Nisan, Mayıs ve Haziran ayları için 6 ay ertelendi. Stopaj gibi kaynaktan yapılan kesintilere ait ödemelerin muhtasar beyannameleri 3 ay ertelendi. Kurumlar vergisi tahakkuk ve ödemesi 30 Nisan'a uzatıldı.
Esnaf ve sanatkârlar, Halkbank'a olan kredi borçlarının anapara ve faiz ödemelerini 3 ay faizsiz olarak erteleyebildi.
Kredi Garanti Fonu limiti 25 milyar TL'den 50 milyar TL'ye çıkarıldı. Kredi önceliğinin mevcut koşullardan olumsuz etkilenen ve likidite ihtiyacı ve teminat açığı oluşan firmalar ve KOBİ'lere verileceği açıklandı.
Nisan, Mayıs ve Haziran aylarında temerrüde düşen firmalara ait kredi siciline mücbir sebep notu düşüldü.
Nitekim gerek yasa yoluyla gerekse idari işlemlerle; eğitime ara verilesi, umuma açık istirahat ve eğlence yerlerinin, kuaför, berber, güzellik salonu gibi kişisel bakım yerlerinin geçici süreyle kapatılması, adli süreçlerin büyük ölçüde durdurulması, kamu kurumlarının çalışma saatlerinin azaltılması, restoran, kafe gibi işletmelerin faaliyetlerinin kısıtlanması, 20 yaş ve altındaki bireylere, 65 yaş ve üzeri bireyler ile kronik rahatsızlığı olan bireylere sokağa çıkma yasağı getirilmesi, cumartesi ve pazar günleri genel sokağa çıkma yasağı uygulamaları başlatılmıştır. Bu gibi tedbirler, kamu otoritelerinin ve konunun uzmanlarının telkinleriyle sosyal izolasyona gidilmesi, yine bu telkinlerle gerek tüketici konumundaki vatandaşların gerekse üretici ve dağıtıcı konumundaki firmaların aldığı önlemler neticesinde bir çok işyerinde de faaliyetleri durdurmuş yada azaltmıştır.
İşverenin, işçinin, işyerinde çalışan diğer işçilerin veya işin mahiyeti gereği sosyal temas edilen kişilerin, virüs taşıması veya virüs bulaşma ihtimalinin olması gibi sağlık koşulları da iş yaşamını şekillendiren bir husustur.
Bu süreçlerde işçi işveren arasındaki ilişkinin değerlendirilmesi ve doğru yürütülmesi ileride doğması muhtemel hukuki uyuşmazlıklar açısından büyük önem taşımaktadır. Dolayısıyla gerek işverenlerin gerekse işçilerin hak ve yükümlülüklerini bilmelerinde fayda bulunmaktadır.
6.04.2020 tarihinde TBMM onayından geçen 7244 sayılı, "Yeni Koronavirüs (Covid-19) salgınının ekonomik ve sosyal hayata etkilerinin azaltılması hakkında kanun ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun" ile işverenler 3 ay süre ile ahlak ve iyi niyet kuralları dışındaki nedenlerle iş akitlerini feshedemeyeceklerinden, bu hak 3 ay süre ile işveren tarafından kullanılamayacaktır.
Böyle bir durumda işverenin, işçileri 3 ay süreyle ücretsiz izne çıkarması gerekecektir. Üç ayın sonunda ise işveren yine feshi hakkını kullanabilecektir.
İŞÇİYE YILLLIK ÜCRETLİ İZİN KULLANDIRABİLİR
İşçinin yıllık izinlerinin kullandırılması şekline işverence yönetim hakkı kapsamında karar verilebilecektir. Ancak bu hakkın yönetmeliğe uygun olarak kullandırılması gerekmektedir.
6.04.2020 tarihinde TBMM onayından geçen 7244 sayılı, "Yeni Koronavirüs (Covid-19) salgınının ekonomik ve sosyal hayata etkilerinin azaltılması hakkında kanun ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun" ile işverenler 3 ay süre ile ahlak ve iyi niyet kuralları dışındaki nedenlerle iş akitlerini feshedemeyeceklerinden, bu hak 3 ay süre ile işveren tarafından kullanılamayacaktır.
Böyle bir durumda işverenin, işçileri 3 ay süreyle ücretsiz izne çıkarması gerekecektir. Üç ayın sonunda ise işveren yine feshi hakkını kullanabilecektir.
Bu ihtimalde İş Kanunu 19.Maddedeki şartlarına uyması koşuluyla işe iade talebiyle karşılaşmasa da ihbar ve kıdem tazminatını ödemekle yükümlü olacaktı.
Ancak 16.04.2020 tarihinde TBMM onayından geçen 7244 sayılı kanunla işverene 3 aylık süre ile işçiye ücretsiz izin kullandırma yetkisi verilmiştir. Bu şekilde ücretsiz izne ayrılan işçiye ise ücretsiz izinde bulunduğu süre kadar günlük 37.24 TL devlet desteği verileceği de aynı yasa ile kararlaştırılmıştır.
Bu şekilde izne çıkartılan bir işçinin iş sözleşmesini -bu gerekçeyle- feshetme hakkı bulunmamaktadır. Kendisine ücretsiz izin önerilen işçinin başka bir sebeple yaptığı fesih ise kötü niyetli olacaktır.
UZAKTAN ÇALIŞMA ŞEKLİ NASIL SÜRDÜRÜLEBİLİR?
Bu seçenek daha çok beyaz yakalı olarak tabir edilen çalışanlar için mümkün görülmektedir. İşveren tarafından bu çalışma şeklinin uygulanması halinde ücretin tamamı ödenir. Ayrıca normal süreçte işçiye yol ve yemek ödemesi yapılıyorsa evden çalışma halinde yol gideri oluşmayacağından işveren işçiye yol ücreti ödemeyecektir. Ancak işçi yemek yardımının parasal karşılığını isteyebilecektir. Bunun dışında işveren tarafından işçilere ödenen yakacak, çocuk yardımı gibi sair yardımlar var ise işveren evden çalışma sürecinde de bu yardımları ödemelidir.
KISA SÜRELİ ÇALIŞMA
İşyerinde çalışma durmamakla birlikte önemli ölçüde azalmışsa yada tedbir kapsamında gerekli görülmüşse işveren tarafından kısmi zamanlı çalışma yoluna da gidilebilir. Kısa süreli çalışma ödeneğinin sona ermesinden sonra ise işveren çalışma süresini kısaltmak istediği takdirde işçinin muvafakati gerekmektedir. İşçinin kısa süreli çalışma uygulamasını kabul etmemesi halinde işverenin iş akdini geçerli nedenle feshedebilme hakkı bulunmaktadır.
Ancak geçerli nedenle fesih halinde işçiye kıdem ve ihbar tazminatı ödenmesi gerekeceği unutulmamalıdır.
İŞVERENİN HAK VE YÜKÜMLÜLÜKLERİ
İŞÇİYE COVİD 19 TEŞHİSİ KONULMASI HALİNDE
4857 sayılı İş Kanunu'nun 25/3.Maddesine göre; işyerinden kaynaklı olmayıp, işçinin çevresinden kaynaklı sebeplerle işçi 1 haftayı aşan süre ile işyerine gelemeyecek durumda olması halinde, işveren haklı nedenle iş akdini feshedebilecek ve işçi kıdem tazminatına hak kazanacaktı. Ancak bahsi geçen haklı fesih hakkı, 16.04.2020 tarihinde TBMM onayından geçen 7244 sayılı yasayla 3 ay süreyle kullanılamaz hale gelmiştir.
Bu çerçevede Covid-19'un 6 haftadan fazla sürmesi ihtimali henüz çok görülmüş olmamakla birlikte eğer işçi rahatsızlığı sebebiyle 6 haftayı aşan bir süre işyerindeki görevine başlayamazsa işverenin iş akdini İş Kanunu m. 25/1-b uyarınca haklı nedenle derhal feshedebilme hakkı da 7244 sayılı yasayla 3 ay süreyle kullanılamayacaktır.
İŞÇİ PANDEMİ DÖNEMİ TEDBİRLERİNDEN KAYNAKLI BİR NEDENLE İŞİNİ SÜRDÜRDÜĞÜ BÖLGEYE, ŞEHRE, ÜLKEYE GİDEMİYORSA
İşçi pandemi dönemi tedbirlerinden kaynaklı bir nedenle işini sürdürdüğü bölgeye, şehre, ülkeye gidemiyorsa ve işveren de işçinin bulunduğu yerde ona bir iş imkanı sağlayamadığı
durumda işçinin iş akdini geçerli nedenle fesih hakkı olan işveren, 7244 sayılı yasa nedeniyle bu hakkı 3 ay süreyle kullanamayacaktır. Buna mukabil işveren aynı yasaya dayanarak "ücretsiz izin kullandırma hakkını" kullanabilecektir.
İŞ YERİ YAKININDA KONAKLAMAYA ZORLAMA HAKKI
Bilindiği üzere işverenin en önemli yükümlülüklerinden biri İş Sağlığı ve Güvenliğini sağlamaktır. Bu kapsamda işçilerin işyerinden uzaklaşmaları halinde virüs bulaşma riski taşınıyorsa ve iş yeri yakınında konaklama tedbiri alınması zorunlu ise işveren işçileri işyerine yakın bir yerde konaklamaya zorlayabilir. Ancak bu tedbirin zorunlu olduğu hususunda İş Güvenliği uzmanından rapora alınmasında fayda görülmektedir.
Tedbirin uygulama alanı bulacağı bir başka durum da; yapılan Covid-19 testinin pozitif sonuç verdiği bir işçi ile yakın temas halinde çalışmış olan diğer işçiler işveren tarafından tedbir amacıyla 14 gün süreyle karantina altında tutabilir. Bu 14 günlük süre zorunlu olduğu için yıllık izin süresinden düşülemez ve ücreti ödenmeli, SGK primleri yatırılmalıdır. Bu şekilde yurtdışından geldiği için zorunlu olarak 14 gün karantina altında tutulan kişinin de ücretinin ödenmesi gerekmektedir.
KISA SÜRELİ ÇALIŞMA ÖDENEĞİNE BAŞVURMA
Yurtdışından gelen kişi zorunlu karantinaya alınırsa yıllık izinden düşülmez. İşçi yıllık izinde iken işverenin kısa dönem çalışma ödeneğine başvurması halinde bu iki süreç iç içe geçmeyecektir. Bu durumda yıllık izin süresi duracak ve kısa dönem çalışma ödeneğinden yararlanacaktır.
ÜCRET
Bilindiği üzere işveren kısa süreli çalışma ödeneğinden yararlanıyorsa işçinin ücretinin %60'ı işçiye ödenekten ödenecektir Burada kısa dönem çalışma ödeneği ile ücretin azaltılması genelge ile kabul edilerek yürürlüğe giren bir uygulama olduğundan, bir başka anlatımla kanundan kaynaklandığından işçi, İş Kanunu 24/f Maddesine dayanarak iş akdini feshedemeyecektir. Ancak işçi bu süreler içerisinde başka sebeplerle işyerindeki görevinden istifa edebilir veya sözleşmeyi feshedebilir ve şartları olduğu takdirde kıdem tazminatına hak kazanabilir. Bu noktada işverenin, işçilerin mağdur olmaması veya başkaca sebeplerle ücretin
%40'lık kısmını işçiye ödeyip ödeyemeyeceğini değerlendirmekte fayda vardır. Bu durum ödemenin bordrolaştırılması açısından sorun teşkil edeceğinden ve ileride işverenlere yönelik başkaca sorunlara da sebep olabileceğinden tavsiye edilmemektedir.
SİGORTA PRİMLERİ KONUSU
İşveren çalışmayı tamamen durdurduysa ücret ödeme yükümlülüğü olmadığı gibi sigorta primi ödeme zorunluluğu da bulunmamaktadır. Buna mukabil yıllık ücretli izin kullandırılan işçilere ilişkin sigorta prim ödeme yükümlülüğü devam etmektedir. Ücretsiz izin kullandırılması halinde ise ücret ödeme yükümlülüğü olmadığı gibi sigorta primi ödenmesi de gerekmemektedir. İşveren tarafından çalışma sürelerini azaltılması yoluna gidildiyse (ki 1/3
ve 2/3 azaltma hakkı bulunmaktadır) iş veren çalıştırdığı dönemin ücretini ödemesi gerektiği gibi yine bu oranda sigorta primini de ödemekle yükümlüdür.
SİGORTA PRİMLERİ KONUSU
İşveren çalışmayı tamamen durdurduysa ücret ödeme yükümlülüğü olmadığı gibi sigorta primi ödeme zorunluluğu da bulunmamaktadır.Yıllık ücretli izin kullandırılan işçilere ilişkin sigorta prim ödeme yükümlülüğü devam etmektedir. Ücretsiz izin kullandırılması halinde ise ücret ödeme yükümlülüğü olmadığı gibi sigorta primi ödenmesi de gerekmemektedir. İşveren tarafından çalışma sürelerini azaltılması yoluna gidildiyse (ki 1/3 ve 2/3 azaltma hakkı bulunmaktadır) iş veren çalıştırdığı dönemin ücretini ödemesi gerektiği gibi yine bu oranda sigorta primini de ödemekle yükümlüdür.
İŞÇİNİN HAK VE YÜKÜMLÜLÜKLERİ
İŞVEREN YA DA ÇALIŞANLARDA COVİD-19 TEŞHİS EDİLMESİ
İş Kanunu 24.Madde iş akdinin işçi tarafından haklı nedenle derhal feshedilebileceği durumları saymaktadır. Bunlardan biri de 2. Fıkranın b bendinde düzenlenen İşçinin sürekli olarak yakından ve doğrudan buluşup görüştüğü işveren yahut başka bir işçinin bulaşıcı veya işçinin işi ile bağdaşmayan bir hastalığa tutulması durumudur.Bir işçinin çalışma arkadaşlarından birinde ya da işvereninde veya işi gereği temas halinde olduğu üçüncü bir kişide Covid-19 tespit edilmesi halinde işçi iş akdini ilgili hüküm uyarınca haklı nedenle feshedilmek hakkına sahiptir.
ZORLAYICI SEBEP MEVCUT İSE İŞÇİ, İŞ KANUNU 24/3.MADDE UYARINCA İŞ AKDINİ FESHEDEBİLİR
Burada bahsedilen zorlayıcı sebebin işçiden kaynaklanmaması gerekmemektedir. İşyerinin çevresinden kaynaklı meydana gelen zorlayıcı nedenlere, işyerinin kapatılması, salgın nedeniyle ulaşımın gerçekleşememesi gibi nedenle örnek olarak verilebilecektir. Bu gibi durumların mevcut olması halinde işçi, iş akdini İş Kanunu m.24/3 uyarınca ihbar süresine uymaksızın ve diğer şartları mevcut ise kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde haklı nedenle feshedebilecektir. Ancak bu ihtimalde işveren bakımından da mücbir sebep savunması yapılabileceği, bu savunmanın ise durum ve şartlara göre somut olay çerçevesinde değerlendirilmesi gerekeceği dikkate alınmalıdır.
İŞ AKDİNİN ASKIDA OLMASI HALİNDE YÜKÜMLÜLÜKLERİ
Ücretsiz izin kullandırılması durumunda iş akdi askı halinde olacaktır. Askı süresinde işçi ve işverenin sözleşmenin asli hükümleri olan ücret ödeme ve iş görme edimini yerine getirmesi beklenmeyecektir. Ancak işçinin sadakat yükümlülüğü, işverenin gözetim yükümlülüğü gibi yan edimlere ilişkin yükümlülükleri askı sürecinde devam etmektedir
7244 SAYILI, "YENİ KORONAVİRÜS (COVID-19) SALGINININ EKONOMİK VE SOSYAL HAYATA ETKİLERİNİN AZALTILMASI HAKKINDA KANUN İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN" İLE GETİRİLEN DÜZENLEMELER
Pandemi sürecinin daha önce hiç karşılaşılmamış bir durum olması nedeniyle kanunda yaşanılan sürece ilişkin özel bir düzenleme bulunmamaktadır. Ancak hükümet ve TBMM tarafından hem sürecin en üst düzeyde tedbirle yürütülmesi hem de bu tedbirlerin işçi ve işverene zarar vermemesi amacıyla ek düzenlemeler getirilmektedir.
Bu kapsamda yapılan düzenlemelerden biri de 16.04.2020 tarihinde TBMM onayından geçen 7244 sayılı, "Yeni Koronavirüs (Covid-19) salgınının ekonomik ve sosyal hayata etkilerinin azaltılması hakkında kanun ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanundur.
Nitekim yaşanılan olağanüstü süreçte işten çıkarmaların önüne geçebilmek için 3 ay süre ile (bu süre cumhurbaşkanı tarafından 6 aya kadar uzatılabilir) işçinin İş Kanunu m. 25/2'de (ve özel kanunlarda) düzenlenen ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırılık dışındaki sebeplerle işten çıkartılması yasaklanmış, buna karşı işverenlerin de mağdur olmaması adına işverene yürürlükte İş Kanunu'nda tanınmayan "işçiyi ücretsiz izne çıkartma" hakkı tanınmıştır.
Yine aynı yasayla 13 Mart 2020 tarihinden itibaren işten çıkartılan yada ücretsiz izne çıkartılan işçilere de günlük 37.24 TL devlet desteği sağlanacağı kararlaştırılmıştır. Ücretsiz izne çıkartılan bir işçinin iş sözleşmesini -bu gerekçeyle- feshetme hakkı bulunmamaktadır. Kendisine ücretsiz izin önerilen, daha doğru bir ifadeyle ücretsiz izne çıkartılan işçinin başka bir sebeple yaptığı fesih ise kötü niyetli olacaktır. Takdir edileceği üzere iş bu karar süreçte büyük bir maddi zorluk yaşayan işverenleri ve işten çıkartılma korkusu yaşayan işçileri büyük ölçüde rahatlatacaktır. Ancak bu hakkın da kötüye kullanılmaması gerekmektedir. Nitekim 7244 sayılı yasa bu ihtimali de değerlendirerek, ücretsiz izne ayrılarak nakdi ücret desteğinden yararlanan işçinin fiilen izne çıkarılmadığı ve çalıştırıldığı tespit edildiğinde çalıştırılan her işçinin çalıştırıldığı her ay için ayrı ayrı brüt asgari ücret tutarında işverene idari para cezası uygulanacak ve ödenen nakdi ücret desteği de ödeme tarihinden itibaren işleyecek kanuni faizi ile işverenden tahsil edeceği kararlaştırılmıştır.
Gelecek Partisi Sosyal Politikalar Başkanlığı