İçişleri ve Adalet Bakanlığı’ndan Maruz Kaldığımız Vahim Hukuksuzluğa İlişkin Açıklama Bekliyoruz!
21.09.2020

İçişleri ve Adalet Bakanlığı’ndan Maruz Kaldığımız Vahim Hukuksuzluğa İlişkin Açıklama Bekliyoruz!

18.09.2020 tarihinde saat 07.40’da Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Sema
Silkin Ün’ün ikametine polisler gelmiş ellerinde arama izni olduğunu, eşi Taha Ün’ün
bir hakaret suçundan acil ifadeye götüreceklerini belirtmişlerdir. 

Sema Silkin, kendilerine Emniyet veya Mahkeme’den 
herhangi bir tebligat ya da bilgi gelmediğini ifade etse de arama tutanağının karşılıklı
imzalanmasının ardından eşi Taha Ün’ü iki ayrı polis karakoluna ve ardından da Anadolu Adliyesi’ne götürmüşlerdir.


Ancak Adliye’de savcıya ifade verilme aşamasında detayına vakıf olunan konu yargı
sistemimizdeki lakayıtlığı açık bir şekilde ortaya koymaktadır. 

Taha Ün, Memur-Sen’in bir açıklamasını sosyal medyada retweet etmiş, her iki hesabı da mentiona alan yabancı ve kendisinin tanımadığı bir başka hesap tweete küfürlü bir yorum yapmıştır. Memur-Sen de bu küfürlü ifadeyi yazan şahsa hakaret davası açmıştır.
Savcılık ise küfür eden kişiyi değil, Memur-Sen’e destek veren şahsı yani Taha Ün’ü
görülmemiş usullerle kelepçeli şekilde ifadeye götürmüştür.

Yaşanan bu Yargı ve Emniyet garabetine ilişkin yetkili makamlardan hukuk devleti ciddiyetine yaraşır biçimde acilen cevap beklediğimiz hususlar şunlardır:

1. Davacı kurumun şikayetçi olmadığı biri için savcılık marifeti ile şikayetçi olunmuş gibi dosya açılması sehven yapılmış bir işlem midir?

2. Bir dosyada sanık olmayan bir kişi nasıl sanık yapılıp hakkında yakalama ve ev arama kararı çıkarılabilir?

3. Memur-Sen’in şikayeti üzerine başlayan bir soruşturmada şikayetçi olunmayan Taha Ün nasıl sanık kılınabilmiştir?

4. Twitter’da RT edilmiş bir tweete üçüncü kişinin ettiği küfür nasıl olup da yakalama kararı çıkarılmasına neden olmuştur? Bunu talep eden savcı başta olmak üzere, yargı mensupları böyle bir kararı nasıl verebilmişlerdir?

5. HSK bu konuda bir soruşturma başlatacak mıdır? Böyle vahim hatalar yapan yargı mensupları gerekli denetime tabi tutulup bunun karşılığını görecekler midir?

Yoksa T.C. vatandaşları bundan sonra her RT edilen tweetin altına gelen yorumlardan sorumlu tutulmaya devam mı edilecekler?

Manidar olduğu açık olan şu “detaylar” da cevap beklemektedir:

6. Her vatandaşın ifade vermek için çağrılmasında normal prosedür olarak uygulanan irtibat ve tebligat seçeneği neden kullanılmamıştır?

7. Herhangi bir vatandaşın ya da bir siyasi parti genel başkan yardımcısının evine dosyanın içeriği ile uyuşmayan bir şekilde arama izni ile gidilmesi olağan mı karşılanmalıdır?

8. Adi suçlar, suçüstü haller, kaçma şüphesi olan durumlar dışında uygulanmaması gereken kelepçe takma işlemi bu gerekçeler olmadığı halde neden tercih edilmiştir?

9. Maalesef, avukatının bile gözleri önünde müvekkillerin darp edilip tehdide maruz kalması gibi daha nice hukuksuzlukların yaşandığı ülkemizde bu hadise devede kulaktır hiç şüphesiz. Lakin eğer “birileri” bu şekilde partimiz üzerinde emniyet ve yargı makamlarını yönlendirip bir baskı atmosferi oluşturmaya çalışmakta iseler, bu “birileri” mutlaka tespit edilip gereken hukuki karşılığı görmelidirler.

Son olarak kamuoyunu uyarıyor, yetkililere soruyoruz:

Anayasa ve yasalara aykırı işlemlerle Taha Ün ve Sema Silkin Ün’ü mağdur eden yetkililer hakkında Adalet Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı ne zaman ve hangi işlemleri yapacaktır?

Türkiye’de yargı ve emniyetin, siyasal ve sosyal temsiliyeti bulunan gazeteci-yazar ve siyasilere karşı apaçık kanunları bile çiğneyerek baskı uygulamak gibi istisnai görev ve yetkileri olmamalıdır, olamaz!

Hukuk devleti idealine ulaşmak için çabalarken, kanun devleti bile olamamanın acısını ve utancını bu ülke ve bu toplumun taşıyamayacağını bu olay vesilesiyle bir kez daha ilan etmek mecburiyetindeyiz!

Gelecek Partisi

İnsan Hakları Başkanlığı