Plastik Kirliliğine Son Verilmelidir
06.06.2023

Plastik Kirliliğine Son Verilmelidir

Birleşmiş Milletler Çevre Programının (UNEP) 1972 yılında aldığı karar gereğince 5 Haziran, "Dünya Çevre Günü" olarak kutlanmaktadır. BM bu yılki temayı; ‘plastik kirliliği ve plastiğin ülkeler, kurumlar ve kişilerce sürdürülebilir kullanılması’ olarak belirledi ve UNEP, plastik kirliliğine çözüm üretmek amacıyla yeni bir rapor yayımladı.

Raporda plastik kirliliğinin küresel çapta önlenmesine yönelik üç aşamalı bir plan önerilmekte ve 4.52 trilyon dolar tasarruf sağlanabileceği, 17 yılda 700 bin istihdam artışı sağlanabileceğine dikkat çekilmektedir.

Birinci aşamada, tekrar doldurulabilir şişeler ve depozito uygulamaları gibi önlemlerle plastiğin tekrar kullanılmasının yaygınlaştırılması önerilmektedir. Bu şekilde 2040 yılına kadar plastik kirliliğinin %30 azaltılabileceği öngörülmektedir.

İkinci aşamada, plastik atıkların geri dönüştürülmesinin artırılması önerilmektedir. Geri dönüşüm karlı ve uygulanabilir bir hale getirildiğinde geri dönüştürülebilir plastik oranının %21'den % 50'ye çıkartılabileceği düşünülmektedir.

Üçüncü aşamada ise plastik ürünler yerine kağıt ya da geri dönüştürülebilir ürünler kullanılmasının yaygınlaştırılması önerilmektedir. Bununla da plastik kirliliğinde %17'lik bir düşüş sağlanabileceği öngörülmektedir.

Söz konusu raporun tüm ülkeler tarafından uygulanması ve öngörülen hedeflere ulaşılması öncelikli hedefler içinde olmalıdır.

ULUSLARARASI BİR SÖZLEŞME YAPILMALIDIR

Plastiğin üretimi, kullanımı ve atıkları ekosisteme ciddi anlamda zarar vermektedir. Plastik doğada çözündüğünde mikroplastik ve diğer zararlı maddeler açığa çıkmakta ve suyu, havayı, toprağı ve üretilen ürünleri kirletmektedir. Bu durum iklim üzerine olumsuz etkiler yaptığı gibi insan sağlığını da doğrudan riske etmektedir. Nitekim geçen yıl İtalya'da yeni doğum yapmış sağlıklı 34 anneden alınan süt örnekleri üzerinde yapılan bir araştırmada, örneklerin yüzde 75'inde mikroplastik tespit edilmiştir. Plastik kirliliği ‘Ana sütü kadar temiz’ deyimine bile anlamını kaybettirmiştir.

Plastik atıklar konusunda devletlerin bir araya gelerek, küresel ısınmayı sınırlamak amacıyla yapılan Paris Anlaşması veya ozon tabakasını incelten maddelerin kontrol altına alınması amacıyla yapılan Montreal Protokolü benzeri, uluslararası bir sözleşme yapması gerekmektedir.

PLASTİK ATIK İTHALATINDAN TAMAMEN VAZGEÇİLMELİ

Çin’in atık ithalatını yasaklamasından ardından özellikle son üç yıldır Türkiye, dünyada en çok atık ithalatı yapan ülkelerden biri haline gelmiştir. Geri dönüşüm kapasitemizin ¾’ünden fazlasını ithal plastikler oluşturmakta ve %58’i AB ülkelerinden gelmektedir. Bu yıl Ocak ayında AB Parlamentosu, üretilen plastik atıkların ihracatının yasaklanması konusunda önemli bir karara imza atmıştır. Bu karar gereğince OECD üyesi olmayan ülkelere plastik atık ihracatı yasaklanacak ve Türkiye’nin de içinde bulunduğu OECD ülkelerine ihracat kademeli olarak 4 yıl içinde sonlandırılacaktır.

Ülkemiz kendi atıklarını dahi ayrıştıramadığı gibi düzenli bir şekilde toplayabileceği bir sistemi de henüz kuramamıştır. Toplanan atıkların ise sadece yüzde 13’ü geri dönüşüm tesislerine gönderilebilmektir. Türkiye hala kendi atıklarıyla ilgili sorunu çözememişken, yaklaşık yılda 15 milyon ton Avrupa’dan atık ithalatı yapmaktadır. Avrupa’nın çöplüğüne dönüştürülen Adana’nın ötelenemez durumu ulusal ve uluslararası kanallarla kamuoyunun bilgisi dahilindedir. Ayrıca ülkemizde birçok yerde plastik atıkların yol açtığı çevre kirliliği ve insan hakları ihlallerine ilişkin sayısız şikayet dosyası bulunmaktadır. Bu şikayetlerin haklılığını teyit eden araştırma raporları ve tespitler sık sık kamuoyunun bilgisine yansımaktadır. Ülkemizde plastik atık ithalatı belirli bir takvim dahilinde ve kısa süre içinde tamamen sona erdirilmeli ve Türkiye plastik atıklarla ilgili yaptırımlar içeren uluslararası bir sözleşme yapılması için itici bir güç oluşturulması yönünde öncü rolü üstlenmelidir.