Özgeçmiş
1964 yılında Kırklareli ili Pınarhisar ilçesinde doğdum. Ben doğduktan birkaç sene sonra annem ve babam beni babaanneme bırakıp işçi olarak çalışmak üzere Almanya’ya gitmişler. İlk eğitimlerimi babaannemden aldım. Kendimi bilmeye başladığım dönemlerde beş km uzağımızda köyde yaşayan halama ziyarete gider ve orada onlara bazen tarlada bazen de köyün merasında halamın hayvanlarını otlatmak suretiyle yardım ederdim. Yedi yaşına geldiğimde okula başlamak yerine annemin evlat hasreti sebebi ile beni de Almanya’ya almaları üzerine farklı bir dünyayı tanıma ve farklı arkadaşlar edinme imkanı buldum. Almanca ilk temel bilgileri bu bir yıllık dönemde öğrendiğim gibi annem fabrikada çalışma saatleri dışında bana Türkçe okuma ve yazmayı da öğretti. Sekiz yaşında Türkiye’de okula başladığımda okuma ve yazmayı biliyor olmam sebebi ile sınıfın çok ilerisinde idim ve bu bilgiler benim birinci sınıftan beşinci sınıfa kadar sınıf başkanı olmamı sağlayacak bir temeli de oluşturmuştu. Belki de siyasete farkında olmadan ilk adım attığım yıllardı. İlkokul öğretmenimin üzerimizdeki emeğini de unutmam mümkün değil.O yaşlarda en büyük tutkularımdan biri futbol diğeri de masa tenisi idi. Daha sonra hızım, dayanıklılığım ve tekniğimden dolayı futbolun üstatlarından bir büyüğümüzün bana yakıştırdığı o yılların Liverpool’un efsane futbolcularından Kenny Dalglisch lakabı futboldan kopana kadar üzerimde kaldı. Orta okula başladığım Pınarhisar’da o yılların soğuk savaş dönemi sağ-sol ayrımının ve bunun getirdiği tüm toplumsal parçalanmışlıkları görmemize rağmen bunu anlamakta zorlandığım yıllardı. Pınarhisar lisesine başlayacağımız yıl birden 12 Eylül darbesi ile tanıştık. Sabah en büyük eğlencemiz arkası yarın ve Cuma günleri çocuk tiyatrosunu dinlemek olan radyomuzdan mehter marşları ve kahramanlık türküleri çalmasına önceleri bir anlam verememiştim.Ama ekmek almak için sokağa çıktığımda askerlerin ‘eve dön, sokağa çıkmak yasak ’sözlerinden sonra ilk darbeyle tanışma fırsatına nail olmuştum. Lise yıllarım kaliteli ve güzel öğretmenlerimiz ile dünyada ve ülkemizde olan biteni anlamlandırmaya başladığımız yıllardı. Bir taraftan klasik eserleri okumaya başlarken diğer taraftan sınıf arkadaşlarımız ile özelliklede İstanbul’a yaptığımız geziler ile başta tiyatro ve sinema olmak üzere bir çok sanatsal faaliyetler ile de ilgilendiğimiz yıllardı. Lise son sınıfta öğretmeninim verdiği Oğuz Atay’ın ‘Bir Bilim Adamının Romanı’ kitabını okuduğumda ilk hedefim bilim adamı olmaktı. Kitabı birlikte okuduğum ve sınıfın en çalışkan öğrencilerinden olan arkadaşım İTÜ Uçak mühendisliğini kazanmasına karşılık ben Gemi İnşaat Mühendisliği ve Tıp Fakültesi tercihlerinin arkasından üçüncü tercihim İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesini kazandığımda yıl 1983 idi.O yıllar darbe sonrası Türkiye’nin yeniden demokratikleşmeye çabaladığı yıllardı.Üniveriste yıllarımız kitaplar, sanat, edebiyat ve ideolojik tartışmalar ile devam ederken son sınıfa kadar bütünlemeye bile kalmadığım okulu son sınıfta iki ders bırakarak bir yıl uzattıktan sonra 1988 yılında mezun oldum. Okula başladığım ilk gün avukat olmayı kafama koyduğumdan hemen İstanbul’da stajımı tamamlayıp arkasından askerliğimi de aradan çıkarmak için askerliğe müracaat ettim. Acemilikten sonra kura ile Ankara 4.Kolorodu Askeri Mahkemesine Hakim olarak atandığımda rahmetli Turgut Özal Cumhurbaşkanı ve bugün Ortadoğu’nun bu hale gelmesinin ilk adımı olan birinci körfez savaşının da başladığı yıllardı. Medya ve iletişim araçları ile manipülasyonlar yapılarak kitleler üzerinde sanal algıların oluşturulduğuna şahit olurken diğer taraftan Ankara Merkezde 4. Kolordu da askerlerimizin olası savaş durumuna karşısında neler yapabileceğini de gözlemle imkanım oldu. Türkiye’nin savaşa dahil olmaması zamanında terhis olmama imkan verdi.1991 yılı benim için dönüm noktası idi. Mayıs ayında kendi büromu açarak serbest avukatlığa başlarken, Haziran’da Refah Partisi ilçe teşkilatında yer alarak aktif siyasi haytamı başlatıyordum. 27 Temmuz da ise ömür boyu birlikte olma imzasını attığım eşim ile dünya evine girdiğimiz tarhti.Ve bu evlilikten iki oğlum oldu.1994 yılında Pınarhisar’da Refah Partisinden Belediye Başkan adayı olarak ilk seçim çalışmasını tecrübe edindim. Oradaki seçim performansımız 1995 yılında Refah Partisi Kırklareli İl Başkanı olmama imkan verdi. Refah-Yol iktidarı döneminde il başkanı olarak bir taraftan siyasi tecrübemizi arttırırken diğer yandan devleti daha yakından tanıma imkanı bize verdi.28 Şubat’ın sıkıntılı ve zorlu günlerinde partimiz kapatıldığında Nasrettin Hoca’nın fil meselesi gibi iktidarda iken yanında olanların birden çil yavrusu gibi dağıldığı ve inanmış iki üç arkadaş ile ortada kaldığımızı gördük.Ama buna hayat boyu hazırlık olduğumuzdan ve önce Allah’a sonra kendimize güvendiğimizden sorun etmedik. Fazilet Partisi Kurulduğunda Kırklareli İl Müfettişliği görevini alırken o süreçte Yargılanan ve ceza alan şimdiki Cumhurbaşkanımıza da Pınarhisar’da hem ev sahipliği yaptık hem de hukuki yardım da bulunduk. Yine Refah-Yol Hükümetinin Başbakanı ve Refah Partisi Genel Başkanı merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan ile birlikte yargılandık ve ceza aldık.2004 yılında siyasi saikler ile verilen cezayı 8 Mayısta infaz etmek üzere teslim olmam gerekirken firar ederek dört ay İstanbul’da Kütüphaneler ve Kitaplar ile vakit geçirme imkanına kavuştum.2004 yılı Ekim ayı içeresinde Pınarhisar’a dönerek cezamın infazı için Pınarhisar Cezaevine girdim. Ve dört ay yirmi günlük cezamı tamamlayıp 2005 yılı 6 Martta tahliye oldum. Cezaevi günleri de adeta bir okul gibi bir taraftan mahkumları daha yakından tanıma fırsatı verirken diğer yandan da pek çok farklı kitabı okuma fırsatını bana vermiş oldu. Tahliye olduktan sonra bir çok sıkıntı yaşasam ve önüme engeller çıkarsalar da mesleğimi devam ettirmeme engel olamadılar.2007 yılı seçimlerinde hukuk sistemini test etmek için yaptığım milletvekili adaylığı başvurusunu YSK beni ve o dönem bağımsız aday olan rahmetli Erbakan Hocamızı veto ederek bize engel oldu.2009 yılında memnu haklarımı mahkemeye müracaat ederek kazandım. Arkasından da 2011 yılında Ak Parti’den Kırklareli milletvekili olarak meclise girdim. Mecliste Kit Komisyonu sözcüsü olarak ve yine Polonya Dostluk Grubu Başkanı olarak görev yaptım.
2015 de milletvekilliği bittikten sonra İstanbul Bahçeşehir Üniversitesinde Kamu Hukuku alanında yüksek lisansa başladım. Tezimi yazıp verdiğimde onu da bitirmiş olacağım.2017-2018 yılları arasında iki yıl Gaziantep Hasan Kalyoncu Üniversitesinde Hukuk Fakültesinde Siyaset Bilimi, Adalet Yüksek Okulunda da Yargı Örgütü, İdare Hukuku ve İcra Hukuku dersleri verdim.2019 yılında Gelecek Partisi Kurucuları arasında yer aldım. Ve halen Gelecek Partisi’nin Genel Başkan Yardımcılığı görevini Genel Sekreterliğini yürütüyorum.