Türkiye, modern tarihinin gördüğü en baskıcı dönemlerden birini yaşamaktadır. İktidar, gücünü konsolide ettikçe toplumsal yaşamın her yanını kontrol altına almaya dönük hamlelerini artırmaktadır. Merkez medya olarak adlandırılan basın yayın gruplarının tamamı kontrole alınarak halkın bağımsız medyaya erişimini engellenmiş, muhalif kimliği olan gazeteciler işlerinden atılmış ve ülkede tek sesli, tek düşünceli ve tek liderin her şeye karar verdiği bir sistem kurulmuştur.
Düşünce ve ifade özgürlüğünün kullanılmasının temel yolu olan basın ve yayın özgürlüğü temel insan haklarındandır. Bu hakların demokratik hukuk devletinde anayasal güvence altında olması esastır. Düşünce ve ifade özgürlüğünü kullanarak gerçek deliller ile haber yapan gazeteciler işlerini kaybetmez, baskılara uğramaz ve tutuklanmazlar.
Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesine göre;
Gazetecinin sorumluluğu; basın özgürlüğünü, halkın doğru haber alma, bilgi edinme hakkı adına dürüstçe kullanır. Bu amaçla her türlü sansür ve oto sansürle mücadele eder. Gazeteci, önce halka ve gerçeğe karşı sorumludur. Bu sorumluluk kamu otoriteleri ve işverenine olan sorumluluklarından önce gelir. Bilgi ve haber ile özgür düşünce, herhangi bir ticari mal ve hizmetten farklı olarak toplumsal nitelik taşır. Gazeteci, ilettiği haber ve bilginin sorumluluğunu üstlenir. Gazetecinin özgürlüğünün içeriğini ve sınırlarını, öncelikle sorumlulukları ile meslek ilkeleri belirler.
Gazetecinin hakları; tüm bilgi kaynaklarına serbestçe ulaşma ve kamu yaşamını belirleyen, halkı ilgilendiren tüm olayları izleme, araştırma hakkına sahiptir. Gazetecinin karşısına çıkarılacak gizlilik ve sır gibi engeller, hukuka ve uluslararası normlara uygun olmalıdır.
Gazeteci; doğruluğuna, tarafsızlığına ve nesnelliğine inanmadığı bir görüşü savunmaya veya meslek ilkelerine aykırı bir iş yapmaya zorlanmamalıdır.
Türk Basınında Yaşanan Sorunlar
Türk basın hayatının ayrılmaz bir parçası olan yerel basında ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Öncelikle ülkemizde kâğıt, kalıp ve hammadde krizi yaşanmaktadır. Kur dalgalanmasıyla birlikte fiyatı katlanan gazete kâğıdı temini zorlaşmıştır.
Ekonomik kriz ile beraber her şehirde çok sayıda gazete kapanmakta, her gün daralan gelirler ve artan maliyetler ile başa çıkılamamaktadır.
Türkiye’de işsiz gazeteciler konusu akut bir sorun haline gelmiştir. Var olan istihdamın korunması da ger gün zorlaşmaktadır. Geçtiğimiz yıllarda 3 yıla indirilen yıpranma hakkının yeniden 5 yıla çıkarılması talep edilmektedir.
Basın İş Kanunu’ndaki birçok madde iptal edilerek en ağır şartlarda her koşulda, günün her saatinde, savaş, barış, salgın, hastalık demeden, haftanın her günü, üstelik tatil veya bayram yapmadan çalışan gazeteciler, en az hakka sahip meslek grubunu oluşturmaktadır. Gazeteciler, işsiz kalma korkusu ile yasal haklarını kullanamamakta ve sendika üyesi olamamaktadır. Gazetecilerin hukuki hakları güvence altında olmalıdır.
Basın İlan Kurumu tarafından Vergi ve SGK borcu olmadığına dair belge istenmesi resmi ilan alan gazeteleri zor durumda bırakmaktadır. Anadolu basınının yaşaması için desteklerin artması gerekmektedir.