Hayvan Hakları Kanunu Hakkında Görüşlerimiz
AK Parti İktidarı herhangi bir hususta siyasi rant elde edemiyorsa, o konuyu milletin gündeminden uzaklaştırma ve derin dondurucuya atma konusunda çok başarılı davranıyor. Başta temel hak ve özgürlükler olmak üzere; hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı, eğitim, sağlık ve de dış politika konularında ülkemize yaşattığı savrulmalar maalesef telafi edilemez boyutlara gelmiştir.
Kamuoyunun gazını almak adına zaman zaman almış olduğu popülist kararların da tamamen konjonktürel olduğu çok açıktır. Nisan ayında yapmış olduğumuz basın açıklamamızda, bitki-hayvan dahil her bir canlıya yönelik tüm icraatları -şahsının ve partilerinin yararına değilse- gaz alıp zamana yaymak suretiyle geçiştirmekte olduklarını ve ipe un serme politikası yürüttüklerini ifade etmiştik.
O gün de ifade ettiğimiz ve halen siyasetin ve toplumun gündeminde olan hayvan hakları kanunu da bunlardan biridir. Yıllardır hayvan hakları başta olmak üzere hayatın her bir değerine saygılı ve duyarlı çevrelerin, yasalaşması için yoğun çaba gösterdiği tasarı, maalesef iktidarın ‘ipe un serme’ politikasının kurbanı olmaktadır. Kamuoyunda zaman zaman hayvanlara yapılan acımasız işkence ve zalimce uygulamaların gündeme gelmesi ile kabaran toplumsal hassasiyet, iktidarın konuyla ilgili düzenleme yapacağını ve bir an önce hayvan hakları yasasının çıkarılacağını söylemesi ile yatıştırılmakta, konu yine her zaman olduğu gibi zamana yayılmak suretiyle unutturulmaktadır.
Genç Cumhuriyetimizin 1936 yılında dönemin koşullarına uygun olarak çıkardığı Kanun, değişen şartlar ve yeni gelişmeler nedeniyle bugün yetersiz kalmaktadır. 2014 yılında TBMM’de Hayvan Hakları Kanun Tasarısı gündeme getirilmiş, taslak alt komisyona havale edilmiş ve üzerinde uzlaşma sağlanmıştı. Mutabık kalınan taslak, Çevre Komisyonuna gönderilerek tekrar değerlendirilmiş ve TBMM Genel Kuruluna gönderilmişti.
Araya giren seçim nedeniyle ertelenen tasarı 26. Dönemde Adalet Bakanlığının yeni bir yasa teklifi ile tekrar gündeme gelmişti. Esasen tüm paydaşların mutabık kaldığı bir tasarıya sahip iken bu şekilde davranılması yine konuyu sürüncemede bırakmaktan başka bir anlam taşımamakta idi. Maalesef bu çalışma dahi, yine seçimin araya girmesi ile yarıda kalmıştır. Nihayet 27. Dönemde yani bu yasama dönemi, partiler bir araya gelerek Meclis Araştırma Komisyonu kurmak istemişler, rapor hazırlamışlar ve bu rapor TBMM’ye teslim edilmiştir. Sil baştan ve yeniden bir kanun tasarısı hazırlandığını öğrenmekteyiz.
Müteaddit defalar ifade ettiğimiz gibi, bütün bunlar iktidarın aslında yapmak istemediği bir konuda ipe un sermekteki maharetini göstermektedir. Tam 6 sene geçmiş ve 6 sene içinde 3 ayrı çalışma yapılmış ama hala söz konusu yasa hükümetin gündemine bir türlü girememiştir. Hâlbuki istedikleri kanunu bir gecede TBMM’de kanunlaştıran iktidar, 6 yıldır Mecliste beklettiği Hayvan Hakları Kanunu’nu çıkarmadığı gibi bir de “Bu Kanun hala çıkmadı mı?” diyerek kamuoyuna konudan habersiz gibi mesajlar vermektedir. Kamuoyunu yanıltmak, onları cahil yerine koymak siyaset yapanların şiarı olmamalıdır.
Her platformda dile getirdiğimiz gibi, 6 sene bir kanun tasarısı için çok uzun bir süreç ve ipe un sermek, arabayı yokuşa sürmek manasına gelmektedir. Hükümet bu tavrından bir an önce vazgeçmelidir. Bu, hayvan hakları ile ilgilenen vakıfların, derneklerin, sivil toplum örgütlerinin, hayvanseverlerin taleplerini yok saymak, görmemek, bu problemi adeta çözmek istememektir. Bu, insanları oyalamak hayvanlarımızın da eziyetine, işkencesine, istismarlarına göz yummak, sessiz kalmak demektir.
Siyasetlerini tarif ederken, yaratılanı yaratandan ötürü sevdiğini dillendiren iktidar sözcülerinin, hayvanların da Allah tarafından yaratılan canlılar olduğunu hatırlama zamanı gelmedi mi? Hayvanlar, insanların üzerinde istedikleri tasarrufu yapabilecekleri birer mal değildir. Yaratılan her canlı gibi onlar da bu yaşam döngüsünün vazgeçilmez bir parçasıdır. İnsanoğlunun kendi bencil hayat tarzının hoyratlıklarını, bu masum canlılar üzerinden tatmin etmeye hakkı yoktur.
Toplum vicdanında sosyal bir yaraya dönüşmüş olan konu artık tahammül edilemez boyutlara ulaşmıştır. Gelecek Partisi olarak bir kez daha hükümete sesleniyoruz ve yükselen feryatlara daha fazla sessiz kalmadan konuyu bir an önce çözmeleri gerektiğini, konunun takipçisi olacağımızı ifade ediyoruz.
Gelecek Partisi
Sivil Toplum ve Halkla İlişkiler Başkanlığı