Makina Kimya İşçileri Belirsizliğe İtiliyor
Tuttuğu yanlış yolda her geçen gün bir adım daha atan İktidar maalesef ülkemize verdiği zararın boyutunu büyütmekte, ülkemizin gündemine bir sıkıntı daha eklemekte. Ekonomide aldığı yanlış kararlar ve ülke kaynaklarını hesapsızca tüketen verimsiz yatırımlar neticesinde vatandaşlarımızı hayat pahalılığı, enflasyon, işsizlik ve en kötüsü de umutsuzluk ile baş başa bırakan, ülke kaynaklarını heba ederek yarınlarımıza bile ipotek koyan bu zihniyet, yarattığı bütün problemlerin üzerine şimdi de savunma sanayimizin ve özellikle Kırıkkale halkının göz bebeği olan Makine Kimya’ya el atmış durumda.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin her türlü silah, mühimmat, roket, araç ve gereç ihtiyaçlarını karşılamakla görevli, savunma sanayimizin simgesi olan Makine Kimya Endüstrisi Kurumu hakkında AK Parti tarafından Türkiye büyük Millet Meclisi’ne sunulan kanun teklifi, ülkemizin simge kurumlarından birisini özelleştirilmesine kapı açma girişiminden başka bir şey değildir.
Bu kanun teklifi Makine Kimya Endüstrisi ile ilişkili olan tarafların, yani ne işçilerin, ne sendikaların, ne yerel temsilcilerin, ne sektör temsilcilerinin, ne de savunma uzmanlarının görüşü alınarak oluşturulmuş bir teklif değildir. Temeli Fatih Sultan Mehmet tarafından kurulan top dökümhanesine dayanan, temel taşlarını Osmanlı’nın son döneminde ve Cumhuriyetin ilk yıllarında kurulan fabrikaların oluşturduğu, kurumlaşmasını 50’li yıllarda gerçekleştiren bu kuruma şimdiye kadar bir gıdım dahi yeni katkı vermemiş İktidarın, tek yanlı kararlar ile ülkemizin bu önemli varlığını elden çıkarmaya giden yoldaki bu girişiminin iyi bir tercih olmadığını hepimiz biliyoruz.
Bir şey daha biliyoruz. Savunma Sanayiine yönelik stratejik ürünlerin bir beka meselesi olduğunu hepimiz biliyoruz. Savunmanın özelleştirilmesine sadece ekonomik gözlükle bakılamayacağını, stratejik ürünlerin devlet bünyesinde kalmasının ülkemizin güvenliği ile doğrudan ilişkili olduğunu biliyoruz. Savunma sanayindeki tesis ve fabrikaların göz bebeği gibi korunmasının ehemmiyetini ve hiç bir destekten kaçınmadan ordumuza ve güvenliğimize katkı vermeye devam etmelerinin hayati bir mesele olduğunu biliyoruz. Ülkeye ait böylesine stratejik bir varlığın temelinde tek bir taşı olmayan İktidarın bu hassasiyetleri gözetmesi en öncelikli sorumluluğudur.
Ancak maalesef, bu hassasiyetler tamamen rafa kaldırılmış, Makine Kimya statüsü değiştirilerek özelleştirmeye hazır hale getirme projesinin ilk adımı atılmıştır. Ancak esas yapılması gereken projeler, bir zamanlar 20 Bin işçi istihdam eden, güncel durumda 5 Bin işçiyi bünyesinde barındıran bu kurumun her türlü destek sağlanarak, modernizasyonu, rehabilitasyonu ve verimliliğini artırmayı hedefleyen projeler olmalıdır.
Diğer yandan ülkemizde Cumhurbaşkanlığı sisteminin başlangıcından bu yana İktidar art arda yaşattığı ekonomik krizler ve işsizlik ile bütün halkımızı büyük bir sıkıntı ile bunaltmışken Kırıkkale gibi savunma sanayii ile anılan bir şehirde işsizliği ve yoksulluğu daha da artıracak şekilde, işçilerimizin ve sendikalarımızın bütün çağrılarına kulak tıkamakta ısrar ediyor. Çalışanların şimdiye kadar elde ettikleri bütün hakları yok sayan, işçilerimizi ve ailelerini bir belirsizliğin ve gelecek korkusunun içine iten, statü değişikliğini kabul edenlerin nerede ve nasıl çalışacağına dair havada sözlerden başka bir şey üretmeyen bu İktidarın sözüne kim güvenir? Bu tasarı ile yaratılan belirsizlik işçilerimizi derin bir endişe ile karşı karşıya bırakmıştır. Bir işçinin, eşinin ve çocuklarının “biz ne olacağız” sorusuna cevap verememesi ne ağır bir yüktür? Bir yandan iş endişesi yaşayan işçiler, diğer yandan daha geçen Kasım ayında yeni yapılan lojmanlarda senesini doldurmamış çalışan aileleri. İktidarın plansız ve hesapsız yönetimi bu aileleri de derin bir kaygıya sürüklemiş, adeta hayatlarını zehir etmiştir.
Etki analizi yapılmadan, ihtiyaç ortaya konmadan tasarıya eklenen maddelerin hangi düşünce ile karşımıza çıkarıldığını kimse açıklayamamaktadır. Bizim kendi insanımızın dahi bırakın iş bulmayı, güvenlik sebebi ile kapısından içeri girerken zorlandığı tesislere denetimsiz şekilde yabancı işçi alımı hem milli güvenlik açısından sakıncalı, hem de bizim kendi yerli insanımızın gururuna dokunan bir düzenlemedir.
Kamu ihale kanunundan azade, istediği gibi yurtiçi ve yurtdışı alım yapma yetkisine sahip, Türk Ticaret Kanunundaki denetim hükümlerinin dışında, Millet Meclisinde hesap verme yükümlülüğünden kurtulmuş bir Makine Kimya yaratmanın ne ülkemize, ne işçilerimize, ne de ekonomimize hiç bir fayda sağlamadığı gibi, telafisi mümkün olmayan zararlara da yol açacağı inkar edilemez bir gerçektir. Sadece bugünkü nesillere değil, Makine Kimya’yı var eden geçmiş nesillere de, ülke varlıklarının üzerinde hakkı olan bizden sonraki nesillere de zarar verecek olan bu projenin bir an evvel iptal edilmesi bütün ülkenin hayrına olacaktır.
Gelecek Partisi olarak bu süreçte tüm işçilerimizin, işçi örgütlerimizin ve yerel temsilcilerin çağrılarına kulak verilmesini, milli savunma ve milli güvenlik hassasiyetlerinin dikkate alınmasını, ve yol yakınken bu tasarının geri çekilip ülkemizin böylesine önemli bir varlığının düşüncesizce zarara uğratılmasından vazgeçilmesini tavsiye ediyor ve bekliyoruz.