20.03.2020
Partimizin “İstikrar Kalkanı” Ekonomi Paketine İlişkin Görüşleri
- Ekonomi paketi, hükümetin Covid-19 salgınına ilişkin oluşması muhtemel iktisadi riskleri yeterli ve doğru bir biçimde okuyamadığına işaret etmektedir. 100 Milyar TL olarak açıklanan paketin, çalışanlara ve iş dünyasına doğrudan nakdi katkısının dörtte birden az olduğu görülmektedir.
- 100 Milyar TL olarak açıklanan tutara 1 ay erkene çekilen emekli ikramiyelerinden, tahsilatı ertelenen vergilere kadar birçok kalem dahil edilmiştir. AB ülkelerinde milli gelirin %10’unun üzerinde teşvik ve yardımlar açıklanmışken, Türkiye’de büyük bölümü vergi ertelemesi ve dolaylı desteklerden oluşan paketin milli gelire oranı sadece %2 düzeyindedir.
- Pakette işini yaşanmakta olan süreç nedeniyle süresiz olarak kaybedecek çalışanlarımızın sorunlarını hafifleten, İşsizlik Fonundan gerçekleştirilen ödeme şartlarını esneten ve/veya ödeme sürelerini arttıran uygulamalar yer almamıştır.
- Nakit akışı bozulan işletmeler için banka kredi borçlarının 3 ay ötelenmesi ve yalnızca Halkbank’a olan kredi borçlarında ertelemenin faizsiz yapılması, içinde bulunduğumuz belirsizlik döneminde şirketlerimizin ayakta kalması için yeterli değildir.
- Yapılması gereken, nakit akışı bozulan KOBİ’lerimizin hangi banka veya finans kurumuna borçlu olduğuna bakılmaksızın; kredi faizlerini ortadan kaldıracak, anaparanın enflasyona endekslenmesi suretiyle taksitlendirme imkânı getirecek, Hazine destekli yeniden yapılandırma programının açıklanmasıdır.
- İşveren sigorta primlerinin sadece 6 ay ertelenmesi yeterli ve gerçekçi değildir. Gelecek partisi olarak, “çalışan sayısını azaltmamak kaydıyla işveren sigorta primlerinin ilgili sektörler için iktisadi faaliyette kalıcı toparlanma oluşana kadar alınmaması” önerimiz hayata geçirilmelidir.
- Ekonomi paketinde, salgın nedeniyle faaliyetlerine ara vermiş işletmelerimize dayanma gücü ve umut verecek bir “kira desteği” yer almamıştır. Ne kadar süreceği belli olmayan, iktisadi yansımaları hakkında tüm dünyada derin endişelerin hâkim olduğu bu süreçte işveren kira yardımının gündeme getirilmemesi, sorunların anlaşılamadığının en açık göstergesidir.
- Pakette İşletmelerin ve hane halkının günlük kullanımında önemli yer tutan doğalgaz, su ve elektrik gibi giderlerin yükünün hafifletilmesiyle ilgili bir madde de bulunmamaktadır. Tüm dünyada petrol ve doğalgaz fiyatlarının yarı yarıya düştüğü fakat ülkemizde nispeten aynı kaldığı göz önünde bulundurularak, 3 ay boyunca; tüm meskenlerde ve işletmelerde (tarım ve sanayi dahil) hali hazırda ödenmemiş borç dahi olsa elektrik, doğalgaz ve su kesilmemelidir. Tüm ödemeler 6 ay ertelenmeli ve 6. ayın sonunda da makul taksitlendirme yapılmalıdır.
- Genel olarak “Evde Kal Türkiye” sloganı ile yola çıkılan süreçte konaklama ve iç havayolu taşımacılığı teşviklerinin gündeme getirilmesi en hafif tabiriyle gayri ciddilik ve sorunun vahametini anlayamamaktır. Buna ek olarak böylesine bir pakette konutlarda kredilendirilebilir miktarın yer alması hükümetin asıl ajandasını ortaya koymaktadır.
- Özveriyle ve başarıyla çalışan sağlık personelimizin çabalarını destekleyen; erken tanı, test ve kapsamlı sınırlama önlemlerine ilişkin sağlık harcamalarını önceleyen herhangi bir politika geliştirilmemiştir.
- Milyarlarca Dolarlık rezervi finansal piyasaları kontrol edebileceğini zannederek hoyratça kullanmanın, TCMB ihtiyat akçesini popülist politikaları finanse etmek için hesapsızca savurmanın ne kadar yanlış olduğu bugün ortaya çıkmıştır. Basit bir hesapla sadece 40 milyar TL’lik ihtiyat akçesi ile bugün 8 Milyon kişiye, başka bir deyişle SGK’lı çalışanların yarısından fazlasına 3 ay boyunca ayda 1,752 TL kısa çalışma ödeneği vermek mümkün olabilirdi. Bu nedenle para politikasının bugünkü önceliği, Türk Lirasının istikrarını korumak ve finansal sistemin sağlıklı biçimde çalışması için gerekli önlemleri almaktır. Daha önce olduğu gibi küresel süreci doğru okuyamamanın ve yakın dönemde yapılan hataları tekrarlamanın ağır bedelleri olacaktır.