SAĞLIKTA ŞİDDET
07.01.2022

SAĞLIKTA ŞİDDET

SAĞLIKTA ŞİDDET

Sağlıkta en büyük sorun güven kaybı ve buna bağlı şiddet problemidir.

Halkın ve sağlık çalışanlarının iktidara ve sağlık bakanlığının uygulamalarına güveni kalmamıştır. Bu güvensizlik toplumun her katmanında çeşitli düzeylerde mevcut görünmektedir. Güveni yeniden sağlamak için, sağlığın her alanında şeffaf ve hesap verilebilir olunması zorunludur. #SağlıktaŞiddeteSıfırTolerans

Sağlıkta Şiddet-Ülkemizdeki Durum

TBMM’deki Sağlık Bakanlığı adına yapılan açıklamalarda; şehir hastanelerinin ihale süreci, sözleşmelerin içeriği ve sağlık çalışanlarına yönelik şiddet gibi konular yer almamaktadır. Son on yıldır, giderek artan hekime ve sağlık çalışanlarına yönelik şiddet, mobing/bezdirmeye bağlı çok sayıda genç sağlık çalışanlarının intiharına rağmen Sağlık Bakanlığı bu hususta sayı ve istatistik bilgisi yayınlamamaktadır.

Son 6 yılda 20 bin 706 sağlık çalışanı fiziki saldırıya uğradı!

Türkiye tarihinde şiddet sonucu öldürüldüğü kayıtlara geçen ilk doktor 1988'de Edip Kürklü’dür. Daha sonra öldürülen doktorlar ise, 2005'de Prof. Dr. Göksel Kalaycı, 15 Ocak 2008'de de Dr. Ali Menekşe ve 2011’de Dr. Ersin Aslan, Dr. Kamil Furtun, Dr. Aynur Dağdemir, Dr. Fikret Hacıosman, Dr. Atilla Tugay….. ebediyete uğurladığımız meslektaşlarımıza rahmet diliyor, hayat haklarını koruyamayan yetkililere haklarını helâl edecekler mi bilemiyoruz.

Şiddet vakalarının en çok devlet hastanelerinde görülmesi ise dikkat çekicidir. 2013-2017 yılları arasında devlet hastanelerinde görev yapan 25 bin 481 sağlık çalışanı fiziki ve sözlü şiddete maruz kalmış, 2017’den sonra ise bu şiddet olaylarında %168 oranında artış yaşanmıştır. Eğitim ve Araştırma Hastanelerinde şiddete uğrayan hekim ve sağlık personeli sayısı ise 15 bin 970’e ulaşmış ve neredeyse her saat başı bir doktor şiddete uğramaktadır.

1 Ocak-31 Aralık 2020 tarihlerinde, 11 bin 942 beyaz kod (Sağlık Bakanlığı’nın sağlıkta şiddet birimi) verilmiş. Bunların 9 bin 108’inde dava süreci başlatılmıştır.

27 Mayıs 2021’de Ankara Eğitim Araştırma Hastanesinde Ortopedi İhtisası yapan #DrErtanİskender, tedavi ettiği hastası tarafından, bıçakla hunharca yaralanmıştı. Bir cerrah için en kötü yaralanma şekliyle elinden yaralanan #DrErtanİskender, acılı ve uzun tedaviler sonunda, görevinin başına döndüğünde, görev yaptığı hastanede şiddeti önleme konusunda hiçbir adım atılmaması üzerine 5 Ocak 2022’de bu şartlarda hekimlik yapamayacağını açıklayarak istifa etmiştir.

Bir yandan, ülkemizin gerçekleriyle bağdaşmayan malpraktis yasası, diğer yandan yöneticilerin gereken hassasiyeti göstermemesiyle şiddete teslim edilen hekimler artık zor ve karmaşık hastalara elini sürmeye, onların sorumluluğunu almaya korkar hale gelmişlerdir.

Şiddet, şikayetler, olumsuz çalışma şartları, yoksulluk sınırında ödenen ücretler genç doktorları canından bezdirerek ya istifa etmesine ya da ülkeyi terk etmesine yol açmaktadırlar.

20 Aralık 2021’de TTB’nin açıklamasına göre 1200’den fazla doktorun yurt dışı başvuruları için ‘iyi hal belgesi’ aldığı bildirilmektedir. Yurtdışında hekimlik yapabilmek için TTB’den iyi hal belgesi alanların sayısı 2012’de 59 iken, bu sayı 2017’de 482, 2018’de 802, 2019’da 1047, 2020’de ise 931 hekim olmuştur.

Bu veriler Sağlıkta Şiddeti Önleme Yasası’nın acilen Meclis gündemine gelmesini zorunlu kılmaktadır.

Şiddet Bir Halk Sağlığı Sorunudur!

Kime yönelmiş ve ne ile sonuçlanmış olursa olsun şiddet önlenebilir bir halk sağlığı sorunudur. (Wen, Goodwin, 2016). Şiddetin kurbanları arasında en önde gelen meslek gruplarından olan sağlık çalışanları aynı zamanda şiddete karşı insanlara yardım etmek konusunda eşsiz bir yere sahiptirler (DSÖ, 1996). Buna rağmen sağlık sektöründeki şiddet olaylarının, diğer sektörlerden daha az oranda bildirilmesinin, sadece yaralanma gibi ciddi olayların şiddet olarak algılandığı, diğerlerinin önemsenmediğinden kaynaklandığı bildirilmiştir.

Sağlık çalışanlarının iş yerinde ölüm nedenleri arasında ilk sıralarda olan şiddet, aynı zamanda bir çalışan güvenliği sorunudur. (Kowalenko et al. 2012) Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ve DSÖ’nün katkıları ile oluşturulan çerçeve rehber iş yerinde şiddeti: “Çalışanların işe gidiş gelişini de kapsayacak şekilde işleriyle ilgili uğradıkları; sağlık, güvenlik ve refahlarına doğrudan veya dolaylı şekilde yönelen suistimal, tehdit ve saldırı” şeklinde tanımlamıştır (ILO, 2002). Rapora göre, sağlık alanında hizmet verenler diğer iş alanlarında çalışanlara göre 16 kez daha fazla saldırıya uğramaktadırlar. Gardiyan, polis ve banka çalışanlarından daha fazla saldırıya uğradıkları belirlenen sağlık çalışanları arasında, hemşirelerin diğerlerine göre 3 kat daha fazla risk altında olduğu görülmektedir.

Şiddete maruz kalma oranları bu kadar yüksek olunca, şiddetle karşılaşma endişesi de yükselmektedir. Hiç şiddetle karşılaşmamış katılımcılar da dahil olmak üzere, şiddet endişesi yaşayan sağlık çalışanlarının oranı %82’dir.

Şiddetin ayrıca;

• Eğitim,
• Sağlık,
• Boşa giden yetenekler ve potansiyeller,
• Verimlilik ve gelir kaybı gibi maliyetleri vardır.

Şiddetin Önlenmesi

Sağlık çalışanlarının uğradığı fiziksel ve sözel şiddeti ortadan kaldırmak, sağlık çalışanlarının çalışma koşullarını iyileştirmek ve halkın parasız, güvenli ve kaliteli sağlık hakkına ulaşımının önündeki engelleri kaldırmak bakımından da önemlidir.

Her 10 sağlık çalışanından 8’i şiddetle karşılaşma konusunda endişe yaşadığı ortamda, verimlilik ve motivasyonu bozan bu durum acilen ortadan kaldırılmalıdır.

Sağlık kurumlarına ilişkin geniş çaplı önlemler; uygun raporlama sistemleri, etkili güvenlik eğitimleri, 24 saat kurum içi güvenliğin sağlanması, güvenlikli kapılar, güvenlik kameraları, metal dedektörler ve kontrol noktaları, koruyucu akrilik pencere ve panik alarmları şeklinde sıralanmaktadır. (Khun, 1999)

Sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamı oluşturulmasına yönelik çalışmaların artması, alanda çalışan sivil toplum örgütlerinin desteklenmesi, yazılı/görsel basın aracılığıyla bireysel ve toplumsal şiddete duyarlılığın arttırılması birincil korumada alınacak diğer önlemler olarak belirtilmektedir. (Subaşı ve Akın, 2003)

Sağlık çalışanlarına karşı şiddeti önlenmek için;

• Sağlıkta şiddeti önleme yasasının bir an önce çıkarılması ve her adımın tavizsiz uygulanması,
• Sağlıkta şiddet sorununun çözümü için, en üst makamdaki yöneticiler, bakanlık, kurumlar, sağlık çalışanları, hastalar ve medyanın birlikte ve aynı doğrultuda çalışması, önlemleri birlikte geliştirmesi,
• Bölgelere göre farklılık gösteren şiddet tipi ve sıklığının değiştiği dikkate alınarak önlemlerin lokal olarak çalışılması,
• Güvenlik önlemlerine öncelikli önem verilmesi, güvenlik görevlilerinin sayısı, yetkinliği ve yetkilerinin artırılması, özellikli birimlerde, özellikli güvenlik önlemleri alınması,
• Şiddeti artıran iki unsur olan nöbet ve mesai saatlerinde düzenlemeler yapılması, tek nöbet tutturulmaması, yardımcı personel sayısının artırılması,
• Kurumun fiziki yönden sadece içyapısının değil, aynı zamanda dış koşullarının da geliştirilmesi ve önlemler alınması,
• Kuruma, çalışılan birime, mesleğe göre değişkenlik gösteren şiddete göre alınan önlemlerin özellikli ve öncelikli olması,
• Vatandaşların şiddetin sağlık hizmetine etkileri konusunda bilgilendirilmesi ve ilkokul sıralarından itibaren eğitimlerinde yer verilmesi,
• Kitle iletişim araçlarının, şiddetin basında hem doğru bir dille ele alınması hem de halka doğrudan mesaj verme açısından kullanılması, bu açıdan RTÜK’ ün proaktif görev alması,
• Sağlık çalışanlarına, şiddetle baş etme/önleme ve şiddeti rapor etmeleri konusunda gerekli destek ve eğitimin verilmesi,
• Şiddete maruz kalmış çalışanlara danışmanlık, psikolojik destek gibi yeniden motive edici imkânlar sağlanması,
• Şiddet olaylarının takibinin ciddiyetle yapılması, şiddeti uygulayan bireylere caydırıcı uygulamalar getirilmesi,
• Sağlık çalışanının haklarının geliştirilmesi, kendini gerçekleştirme ve insanca yaşama/çalışma yollarının önünün açılması, yalnızlık hissiyatından kurtarılması gerekmektedir.

Gelecek Partisi Sağlık Politikaları İzleme Kurulu Başkanlığı