Salgın Olağanüstü ve Hesap Verebilir Politikalar Gerektiriyor: Korona Tahvili
Covid-19 salgınının vatandaşlarımıza ve ekonomimize etkilerini sınırlandırmak için, öncelikle salgının iktisadi hayata etkilerinin uzun sürebileceği kabul edilmelidir. Gerek “İstikrar Kalkanı” paketinde yer alan önlemlerin kapsamı, gerekse Hazine ve Maliye Bakanı’nın “2020 yılı için %5 büyüme hedefini tutturma konusunda bir endişe yaşamadığı” yönündeki beyanları, Hükümetin çok kısa sürede durumun eski haline döneceği gibi yanlış bir beklenti içinde olduğunu göstermektedir. Bu nedenle “konut kredileri için kredilendirilebilir oranları yükselten veya iç havayolu taşımacılığı vergilerini düşüren” gayrıciddi politikalar bir kenara bırakılarak, işin iktisadi tarafı ciddiye alınmalı, en kötü senaryoya yönelik planlar şimdiden yapılmalıdır.
“Bu dinamik bir süreç, zamanı gelince bakarız ” laflarının arkasına sığınmak plansızlığın ve gayri ciddiliğin bir göstergesidir. “İstikrar Kalkanı” paketinde” 100 Milyar TL olarak açıklanan tutara 1 ay erkene çekilen emekli ikramiyelerinden, tahsilatı ertelenen vergilere kadar birçok kalem dahil edilmiştir. Dolayısıyla paketin, çalışanlara ve iş dünyasına doğrudan nakdi katkısı açıklanan tutarın dörtte birinden daha azdır.
Gün doğru önlemleri alma ve ileride telafisi mümkün olmayabilecek zararları önleme günüdür. Bunun için birçok gelişmiş ve gelişmekte olan ülke, para ve maliye politikalarını genişletme yoluna başvurmaktadır. Türkiye de daha fazla zaman kaybetmeksizin kapsamlı, kuşatıcı ve etkili önlemleri devreye sokmalıdır. Ancak TCMB ihtiyat akçesini ve uluslararası rezervlerini geçen yıl sorumsuzca gereksiz yerlere harcayarak israf eden ekonomi yönetiminin maalesef artık sicili bozuktur. Bu nedenle alınacak tüm önlemlerin, gerçek ihtiyaç sahiplerine doğrudan ulaşması, sürecin şeffaflık içinde yürütülmesi ve bu arada birilerine rant sağlamaya kalkışılmaması olmazsa olmaz bir zorunluluktur. Alınacak önlemler ileride yüksek enflasyon veya kur artışı yoluyla tüm vatandaşlara bedel ödetmemelidir.
Küresel kredi koşulları çok sıkılaşmıştır. Sadece geçtiğimiz hafta içinde, Gelişmekte Olan Ülke sabit getirili menkul kıymet fonlarından yaşanan sermaye çıkışı, 18 Milyar Dolar ile tüm zamanların rekorunu kırmıştır. Bu ortamda dış finansman olanakları önemli ölçüde daralmıştır. İç borçlanma da artık daha pahalı ve daha düşük tutarda yapılabilecektir. Bunun için tıpkı 2001 krizinde olduğu gibi bir sefere mahsus olmak üzere olağanüstü kaynak yaratılması önem taşımaktadır.
Hazine, sermayesinin tamamı kamuya ait özel amaçlı bir finansman şirketi kurmalı, sadece Covid-19 salgın önlemleri için kullanılmak kaydıyla ikrazen enflasyona endeksli, sıfır reel faizli 100 Milyar TL özel tertip Devlet İç Borçlanma Senedi ihraç ederek bu şirkete vermelidir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın bu tahvilleri gerektiğinde bu şirketten veya bu şirketin ödünç vereceği finansal kuruluşlardan doğrudan satın alması yoluyla önlemlere ilişkin harcamalar finanse edilmeli, bütün harcamalar ve aktarımlar bu şirketten şeffaf bir biçimde yapılmalı, Bütçe Gerçekleşmeleri Raporu gibi aylık olarak ve ayrıntılı biçimde kamuoyuna raporlanmalıdır.
Bu önlemlere yönelik yaratılacak finansman, söz konusu DİBS’ler itfa edilinceye kadar iç borç stokunu geçici olarak Gayrisafi Yurt İçi Hasılanın yüzde 2,2’si kadar büyütecekse de yurt içi tasarruflar üzerinde ilave bir baskı yaratmayacak ve kredi koşullarında istenmeyen bir sıkılaşmaya sebebiyet vermeyecektir. Bu fonun kamu finansmanı havuzu içinde kime nasıl aktarıldığı belli olmayan Kamu Özel İşbirliği projeleri müteahhitlerine veya ileride Kanal İstanbul gibi siyasi rant projelerinin finansmanında kullanılmaması mutlak surette garanti altına alınmalıdır.
Oluşturulacak bu kaynağın kullanılabileceği alanlar şunlar olabilir:
- Bu kaynaktan öncelikle çalıştıkları işyerleri etkilenen kayıtlı çalışanlara “kısa çalışma ödeneği” sağlanmalıdır. Türkiye’de 15 Milyona yakın SGK’lı çalışanın, asgari ücretle çalışan yarısına, 3 ay boyunca verilecek 1.752 TL kısa çalışma ödeneğinin tutarı 40 Milyar TL civarında olacaktır.
- Bu kaynak kayıtsız çalışanları da kapsamalıdır. İşverenlere, kayıtsız çalışanları beyan etmeleri şartıyla, bir defaya mahsus geriye dönük inceleme yapılmayacağı kanunla garanti edilmelidir. Beyan edilen bu çalışanlara da kısa çalışma ödeneği ödenmelidir. Kayıtsız çalışanını bildirmeyen ve bundan sonrasında kayıtsız işçi çalıştıranlara verilecek cezalar derhal ağırlaştırılmalıdır.
- Yaşanmakta olan süreç nedeniyle alınan önlemlere rağmen işini kaybedecek çalışanlar için, işsizlik fonu hakediş ve yararlanma şartları esnetilmeli, gerekirse ödeme süreleri uzatılmalıdır.
- Hazine, TCMB ve BDDK tarafından hazırlanacak yeniden yapılandırma düzenlemeleri çerçevesinde, yaşanan gelişmelerden olumsuz etkilenen -lokanta, restoran, kafeterya, kahvehane, çay bahçesi, berber, SPA ve spor merkezi vb- hizmetler sektörü, turizm, dış ticaret, ulaştırma ve taşımacılık, özel okullar ve daha sonra ihtiyaç olabilecek sektörlerde vadesi gelen tüm kredilerin faizleri ve anaparaları bankalar tarafından 6 ay faizsiz olarak ertelenmelidir. Burda oluşacak maliyet gerekirse bu fondan karşılanmalıdır.
- Doğalgaz, elektrik ve su faturaları hane halklarımız, çiftçilerimiz ve üreticilerimiz için 6 ay ertelenmeli ve 6.ay sonunda 18 aylık taksitlendirme imkanı verilmelidir. Bu nedenle nakit akışı bozulacak; elektrik ve doğalgaz dağıtım şirketlerine ilgili bankalarca kısa vadeli ve makul faizli kredi kullandırmalıdır. Ayrıca, üretiminde enerji girdi maliyeti yüksek yer tutan ve halihazırda ödeyemediği faturaları sebebiyle sıkıntı yaşayan sanayicilerimize de borç erteleme ve taksitlendirme imkanı sunulmalıdır.
- İktisadi yansımaları hakkında tüm dünyada derin endişelerin hâkim olduğu bu süreçte, faaliyetlerini durdurmak zorunda kalan veya gelirleri önemli ölçüde azalan birçok işverenimiz kira yardımına ihtiyaç duymaktadır. Sorun yaşayan işverenlerimiz için 6 ay boyunca kira ödemelerinin üçte biri oranında kira desteği, üçte biri oranında ise kredi desteği sağlanmalıdır.
- Yaşanan süreç güçlü bir gıda ve tarım politikasının ne denli önemli olduğunu açıkça ortaya koymuştur. Bu nedenle tüm çiftçilerimize ilave mazot ve gübre desteği sağlanmalı, stratejik tarım ürünlerinin üretimi teşvik edilmeli, Ziraat Banka’sına olan borçlarının anapara ve faiz ödemeleri 6 ay süreyle ertelenmeli ve 6’ıncı ayın sonunda taksitlendirme imkanı sağlanmalıdır.
- Gıda tedarik zincirinde aksama yaşanmamasını sağlamak için; kuru ve soğuk hava depoları ve hallere acil finansal destek sağlanmalı, buna ek olarak gıda taşımacılığı ile uğraşan nakliyecilerimizin akaryakıt kullanımları süreç boyunca KDV ve ÖTV’den muaf tutulmalıdır.
- Bankalar, borçlunun gelirinin Covid-19 salgını sebebiyle doğrudan veya dolaylı şekilde olumsuz etkilendiği hallerde, 10.000 TL ye kadar olan tüm kredi kartı ve tüketici kredisi ödemelerini 6 ay boyunca fazisiz ertelemelidir. Böylece kart sahipleri ve tüketici kredisi borçluları geçmiş borçlarını 6 aylığına ertelerken, yeni iktisadi koşullara uyum sağlama süresi kazanacaklardır.
- Tüm sağlık personeline 3 ay boyunca ikramiye ödemesi yapılmalıdır.
- Herhangi bir geliri olmayan ve sosyal yardım alanlar dışında sosyal yardıma başvuru koşulları kolaylaştırılmalı ve 2 Milyar TL olarak belirlenen kaynak acilen 10 Milyar TL’ye yükseltilmelidir.
- Açıklanan önlemler kapsamında, Muhtasar (İşyeri kira, serbest meslek ve ücret ödemelerinden yapılan vergi kesintileri) ve KDV beyannameleri ile SGK prim hizmet belgelerine ait Nisan, Mayıs, Haziran ödemelerinin ertelenmesinden yararlanan sektörler için gerektiğinde taksitlendirme imkânı sağlanmalıdır. Ayrıca gelişmelere bağlı olarak olumsuz etkilenebilecek diğer iş kolları da kapsama alınmalıdır. Vergi barışı çerçevesinde taksitlendirilmiş ve vadesi gelmiş ödemeler de bu çerçevede ertelenmelidir.
- Maliye e-haciz işlemini en az 6 ay uygulamamalıdır. 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun kapsamındaki alacaklara ilişkin icra takipleri de durdurulmalıdır.
- Yukarıda bahsettiğimiz kaynağın dışında, bankacılık sektörünün likidite ihtiyacının karşılanması için TCMB tarafından piyasaya 91 gün vadeye kadar repo ihaleleriyle ve gerektiğinde Bankalar Arası Para Piyasasında depo işlemleri ile ilave likidite sağlanması kararı son derece yerinde olmuştur. Reel sektöre kredi akışının kesintisiz devamını teminen, bankaların reel sektöre sağladıkları ve sağlayacakları kredi tutarları ile orantılı yeni likidite imkânlarından yararlanmaları kolaylaştırılmalıdır.
Hazine ve Maliye Politikaları İzleme Kurulu Başkanlığı