Ülkemizde maalesef kadın ve erkek istihdamında ciddi yapısal farklılıklar vardır. Bu yapısal farklılıkların başında ise gelir gruplarına göre yapılan tasnifte, kadın istihdamının daha çok düşük gelir gruplarındaki hane gruplarında yaygın olması gelmektedir. Kadınlar erkeklere nispeten çok daha fazla oranda tarım sektöründe istihdam edilirken, bunu sırasıyla eğitim ve sağlık hizmetleri izlemektedir. İş hayatındaki duruma bakıldığı zaman ise kadınların erkeklere oranla daha çok ücretsiz aile işçisi olarak çalışmakta oldukları görülmektedir. Bunda mutlak suretle kadın istihdamının tarımda yoğunlaşmış olmasının da rolü vardır.
Kadınların işgücüne katılım oranı da erkeklere göre daha düşüktür. Bunun en önemli sebebinin ev ve bakım işleri olması ve bu konuda hane içinde iş yükünün paylaşımında ciddi bir eşitsizlik yaşanması, toplum olarak yüzleşmemiz gereken en önemli unsurlardan biridir. Kadınların bu sorumlulukları nedeniyle çoğu zaman 30 yaşlarından sonra işgücüne katılımları görülebilmektedir. Belirtmiş olduğumuz etkenlerle gelir gruplarına göre, kadınların medyan (ortalama) gelirlerinin ücret gelirlerinde yüzde 15, müteşebbis gelirlerinde ise erkeklere göre yüzde 60 daha düşük olduğu tespit edilmiştir.
Fakat 2020 yılının ilk ayları itibariyle meydana gelen salgın hastalık ve olağanüstü durum dünyada ve ülkemizde oluşturduğu ekonomik şoklar neticesinde ciddi bir iktisadi bunalım ortaya çıkarmıştır. Salgının fertlerin elde ettikleri gelirleri etkileyeceği varsayılarak, birtakım senaryolar oluşturulmuş ve bu senaryoların gerçekleşmesi durumunda istihdam ve gelir kayıp riskleri hem erkekler hem de kadınlar için ayrı ayrı olasılıklar üzerine birtakım varsayımlar geliştirilmiştir. Buna göre kadınların erkeklere oranla daha az gelir kaybı riskine maruz kalacakları öngörülmüştür. Çalışan kadın nüfusun yüzde 35, erkeklerin ise yüzde 50’si bu riske maruz kalma varsayımı üzerine kurulan senaryolar ve uygulanan destekler maalesef beklentiyi karşılamak bir yana hiçbir yaraya da merhem olamamıştır. Kadın nüfusun kendi içinde çok daha önemli kırılganlıkları barındırması yazılan bu senaryoları boşa çıkarmaktadır.
Mevcut iktidarın bugüne kadar açıklamış olduğu tedbir paketleri kapsamında yer alan kimi yardım ve teşviklerin, söz konusu talepleri karşılamakta etkisiz kaldığı ortadır. Yürürlüğe giren paketler daha çok müteşebbislere yönelik tedbirleri içermekte olup, hanelere yönelik doğrudan gelir destekleriyse düşük kalmıştır. Açıklanan hane halkını destekler paketler miktar olarak yetersiz, hedef kitle olarak dar ve süreklilikten yoksun bir şekilde planlanmıştır.
Kadın nüfusu içerisinde kırılganlık bakımından en önde gelen grubu ev ve bakım hizmetinde olan kadınlar oluşturmaktadır. Bu kadınların kırılganlıklarının kaynağı ise, mensubu bulundukları hanelerde çalışan diğer fertlerin gelirlerine olan bağımlılıklarıdır. Salgının bu gelirlerin kaybı yönünde bir risk unsuru olması hem hanedeki diğer fertleri hem de bu kadınları zora sokmaktadır. 16 milyon civarında bir nüfusa tekabül eden ev kadınlarının yüzde 52,9’u, bağımlı oldukları gelirler bakımından salgının yol açtığı gelir kaybının en büyük etkilediği kitledir. Kırılganlık bakımından bir diğer önemli grup ise, yoksul hanelerdeki çalışmayan ve ev-bakım hizmetleri ile uğraşan kadınlarımızdır. Kayıt dışı ekonomik sektörde çalışan kadınların oranının yüzde 60'ları bulması, salgının milyonlarca kadının işini kaybetmesine ve yoksulluğa sürüklenmesine yol açmaktadır. "Karşılıksız bakım" olarak da tanımlanan ve evde okula gidemeyen çocuklar, bakıma muhtaç duyan yaşlılar ile gündelik iş yükü gibi hususları kapsayan bakım, yoğunluklu olarak kadınlar tarafından üstlenilmektedir. Bu nedenle Covid-19, kadınlar üzerindeki hem duygusal yükü hem de cinsiyet ayrımını derinleştirmiştir. Karşılıksız bakım görevlerini üstlenen kadınlar arasında iş kaybı oranı daha yüksek seyretmektedir.
2017 yılı Gelir Yaşam Koşulları Araştırması (GYKA) verilerine göre 2016 yılı itibariyle kadınların medyan geliri erkeklerinkinden yaklaşık yüzde 30 daha düşüktür. Ve İşsiz kalma riski yüksek gruplar arasında bulunan kadınlar, salgının yayılmasını engelleyici tedbirler neticesinde hane içi işler bakımından da en fazla ek yüke maruz kalan kesimi oluşturmaktadır
Ayrıca Great Place to Work Enstitüsü tarafından gerçekleştirilen ve 400 binden fazla katılımcının yer aldığı araştırmada, çalışan ebeveynlerin yaklaşık yüzde 60’ının pandemi döneminde çocuk bakımı konusunda işverenlerinden destek görmedikleri belirlendi. Araştırma, çalışan ebeveynler üzerine yapılmış en kapsamlı araştırma olma özelliği taşıyor. Yapılan bu araştırmaya göre, çalışan kadınların dörtte biri işten ayrılmayı düşünüyor. Çalışan annelerin tükenmişlik yaşama ihtimalinin çalışan babalara oranla yüzde 28 fazla olduğu belirtilen araştırmaya göre, pandemi döneminde işten ayrılanların yüzde 80’i kadın çalışanlardan oluşuyor.
Salgın neticesinde oluşan kısa dönem etkileri gidermek, başta tarım kesimindeki hanelerin finansal yüklerinin azaltılmasını gerektirmektedir. Bunun ilk adımı ise gelir kaybına uğramış hanelere doğrudan ve yeterli düzeyde destek verilmesidir. Ayrıca genel olarak sağlanacak istihdam güvenceleri de bu ve benzeri hanelerin gelir kaybı risklerini minimize edecektir. Daha uzun vadeli bir çözüm önerimiz ise; nüfusun tamamını kapsayacak, bu tip salgın durumlarında ihtiyaç sahibi hanelerin gelir akımlarına güvence sağlayacak, beraberinde de harcamalarındaki aksamaları giderilmesini temin edecek, temel gelir uygulamasının tesis edilmesidir.
Ülkemizdeki kadınların maruz kaldıkları eşitsizliklerin kaynağı büyük ölçüde yapısaldır ve uzun vadeli tedbirlerle çözümü mümkündür. Gelecek Partisi olarak programımıza dahil ettiğimiz ve siyaset literatürüne kazandırdığımız önemli kavramlardan birisi de istihdam ahlakı kavramıdır. İstihdam ahlakı vatandaşlarımızın erkek veya kadın fark etmeksizin, çalışma hayatında görev almalarında, objektif bir biçimde ehliyet ve liyakat kriterlerinin egemen olması ilkesine dayanmaktadır. Bu bağlamda önümüzdeki ilk seçimle birlikte oluşacak iktidarımızda bu temel ilkeler istihdam politikamızı belirleyecek ve bu politikalarımız kadın istihdam oranını hak ettiği noktaya taşıyacaktır.
Tarih ve hayat öğretmiştir ki, kadınların, ellerinin değdiği hayat, tüm insanlık için çok daha yaşanır bir dünya kurmaktadır. Gelecek partisi olarak, kadınlarımızın sorunlarını akılcı çözümlerle kalıcı olarak gidermek ilk hedeflerimiz arasındadır. Daha yaşanır bir dünya ve ülke için, kadınlarımızın desteği en büyük gücümüz olacaktır.