Depremler ve yol açabileceği kayıplar ülkemizin, milletimizin kaderi değildir!
Deprem, normal bir doğa olayıdır. Dünyamızı saran tektonik levhaların hareketinden kaynaklanan enerjinin, yeryüzüne çıkmasıdır. Deprem olayı, ‘’doğa kaynaklı tehlike’’ olarak sınıflandırılır. Dünya üzerinde hiçbir ülkede bir depremin tam olarak ne zaman ve hangi büyüklükle (magnitüd) meydana geleceğini tam olarak bilen bir teknoloji mevcut değildir. Sadece olasılık hesapları ile depremin yaklaşık zamanı ve büyüklüğü tahmin edilebilir.
Afet risk yönetiminin temeli, doğa, insan veya teknoloji kaynaklı oluşan olayları önceden planlayıp, hazırlanmak ve olay meydana geldikten sonra muhtemel sosyal ve ekonomik kayıpları en aza indirgemektir. Bu yaklaşımla deprem dediğimiz bir ‘’doğa’’ olayının, bir afete dönüşmesini engellemiş oluruz.
Gelişen teknolojiyi, tarihsel veriyi, bilimsel araştırmaları kullanarak; hazırlık, planlama ve tatbikatlarla olası tehlike ve riskleri en aza indirgemek hepimizin görevidir. Sürdürülebilir eğitimlerle toplumdaki her bireyi olası afetlere hazırlamamız hayati önem taşımaktadır. Bireyden aileye, mahalleden ilçeye, illerden bölgelere, ülkelerden Dünyamıza topyekün bir şekilde afetlere dayanıklı katmanlar oluşturabiliriz. Bunu yaparken de yerel ve ulusal tüm yöneticilerin, akademisyenlerin, STK’ların, özel sektörün tam bir işbirliği içinde olması elzemdir. Mutlak ve güçlü bir ‘risk yönetimi’ olmazsa olmazdır.
1-7 Mart Deprem Haftası sebebiyle bazı öneriler:
- Yaşadığımız binaların depreme karşı dayanıklılığını mutlaka bilmeliyiz.
- Yaşadığımız yerleşim yerinin tarihsel deprem geçmişini ve deprem tehlikesini mutlaka bilmeliyiz.
- Kendimizin, ailemizin, sevdiklerimizin can ve mal güvenliğini sağlamak için depremlere ve afetlere karşı mutlaka bilinçli olmalı ve gereken eğitimleri almalıyız.
- Yapısal ve yapısal olmayan (örneğin evdeki gardrobun konumu, duvara asılı televizyonlar vb.) tehlikelerin farkında olmalı ve tedbir almalıyız.
- Her bireyin, her hanenin, her apartmanın, her mahallenin vb. mutlaka afet ve acil durum hazırlık planları olmalı ve sürekli tatbikatlarla yaşatmalıyız.
- Ülkemiz genelinde bölgesel ve ulusal kalkınma planlarında, deprem tehlikesi ve yapılması gerekenlere mutlaka çok geniş kapsamlı yer vermeliyiz.
- Eğitim, sağlık, lojistik, haberleşme, hukuk, turizm vb. sektörler bazında deprem tehlikesine karşı neler yapılması gerektiği bilinmeli ve tüm hazırlık ve planlamalar yapılmış olmalıdır.
- Depremlerin olası ekonomik kayıplarına karşı var olan zorunlu deprem sigortası sistemi geliştirilmeli ve yaygınlaştırılmadır.