Bir Destek Şaşırtmacası

Geçen hafta yayınlanan IMF raporunda Türkiye’nin salgında vatandaşına en az destek veren ülkeler arasında yer aldığını hepimiz okuduk. IMF’in sitesindeki haritada da Türkiye milli gelirinin %2.5’inden azını “ilave destek ve vazgeçilen gelir” olarak sunan ülkeler listesinde idi.

Ancak Türkiye'nin arka sıralarda gösterilmesi kabul edilemezdi ve Anadolu Ajansının konuya el atması ile iş birden tersine döndü. 1 Mayıs tarihli habere göre, Türkiye, G20'nin yükselen ekonomileri arasında GSYH’sine oranla salgında en fazla likidite desteği sağlayan ülke idi.

Haberin menşei olarak Berlin ifadesine dikkat. Demek ki IMF’in web sitesine erişmek için Berlin’e kadar muhabir göndermek şart. Ya da oradan öyle görünüyor demek ki.

IMF raporunun detaylarında konuyu az buçuk bilenler için durum açık. Doğrudan desteklerde (ki bunun büyük kısmı da işsizlik fonundan) sonlarda yer alan ülkemiz, milli gelirinin % 9.4’ü kadar likidite desteği sağlamış, bunun da % 9’unu koşullu yükümlülükler yolu ile sağlamıştı.

452 Milyar TL tutarındaki koşullu yükümlülüklerin 130 Milyarlık kısmı kısa vadeli kredi ötelemeleri, 322 Milyarlık kısmı ise garantiler. (Bu rakamın 250 Milyar TL’sının KGF garantileri olduğunu biliyoruz. Geri kalan 72 Milyar konusunda tam bilgimiz yok. (Hazine garantileri?)

Raporda gördüğümüz gelişmiş ülkelerin ortalama % 16.4, gelişmekte olan ülkelerin %4, düşük gelir grubunun ise %1.6 oranında doğrudan yardım yaptığı, hükümetin sınırlı tuttuğu destekler ile Türkiye’nin kendi kategorisinin altında düşük gelirli ülkeler ile aynı seviyede yer aldığı.

Ancak AA rapordan sürpriz çıkarmayı bilmiş, doğrudan destekler kısmına hiç uğramadan sağlanan kredileri ve garantileri de gösteren kısmı görmüştü. Ama artık bu sürprizler hayatımızın normali oldu. Her sabah uyanıp, acaba bize bugün ne sürpriz hazırladılar dedirten bir ülke olduk. Bize bunu yaşatan ise son günlerde birbiri ardına yayınlanan genelgeler ile hayatımızın akışını düzenlemeye çalışan bir hükümet. Yönetim açısından tam bir başarısızlık örneği. Önce genelge yayınlanıyor, arkasından düzeltici ya da tamamlayıcı bir genelge daha. Bu tesadüf mü?

Değil tabii ki. Bunun devlette giderek erimekte olan kurumsal kapasitenin eseri olduğunu hepimiz görüyoruz. Erime baştan aşağı her yerde artık. (Taha Akyol Kasım’da 1.5 yılda çıkarılan 55 CB kararnamesinin 31’inin daha önceki kararnameleri düzeltmek için çıkarıldığını yazmıştı).

Bu erime, tarihi TBMM'den bile daha eski olan Anadolu Ajansı’na da, bakanlıklara da yansıdı tabii ki. Gazetecilik ile propaganda müdürlüğü karıştırılınca çıkan sonuç bu: “Vatandaşına en fazla desteği Türkiye verdi”. Çek yasasını futbolcuya yazdıran ülkede artık her şey "normal"!

Gelecek Partisi Hazine ve Maliye Politikaları Başkanlığı