İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ TEDBİRLERİNİN VE DENETİMİN ZAYIFLIĞI, CAN KAYBINA NEDEN OLMAKTADIR
Can ve mal kaybına neden olan tedbirsizlik içeren unsurların ortadan kaldırılması için yasal düzenlemeler büyük önem arz etmektedir.
30 Haziran 2012 tarihinde yürürlüğe girmiş 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununda, kamu ve özel sektöre ait bütün işlere ve işyerlerine, bu işyerlerinin işverenleri ile işveren vekillerine, çırak ve stajyerler de dâhil olmak üzere tüm çalışanlarına faaliyet konularına bakılmaksızın uygulanır hükmü bulunmaktadır. Yani en az bir sigortalı çalışan bulunduran işveren 6331 Sayılı İş Güvenliği Kanunun kapsamına alınmıştır.
Ancak, İş Sağlığı ve Güvenliğine İlişkin İşyeri Tehlike Sınıfları Tebliğine göre market işletmelerinin de içerisinde yer aldığı az tehlikeli sınıfta yer alan işletmelerin İş Güvenliği Uzmanı bulundurma zorunluluğu toplamda 4 kez ertelenmiştir.
1. Erteleme: Kanun ilk yürürlüğe girdiğinde, kamu kurumları ile 50’den az çalışanı olan az tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri için yayım tarihinden itibaren iki yıl sonra yani 30 Haziran 2014 tarihinde yürürlüğe gireceği ibaresine yer vermiştir. Ancak 02.08.2013 tarihinde torba yasa olarak adlandırılan 28726 sayılı ve 6495 numaralı “Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 56. maddesinde 4857 sayılı İş Kanununun mülga 81. maddesi kapsamında çalışanlar hariç kamu kurumları ile 50’den az çalışanı olan ve az tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri için 01.07.2016 tarihinde” ibaresi olacak şekilde değişiklik yapılmış ve böylece ilk erteleme gerçekleşmiştir.
2. Erteleme: 01.07.2016 tarihi geldiğinde yürürlüğe girmesi gereken kanun kısa bir süre yürürlükte kalarak, 07.09.2016 tarihinde 29824 sayılı ve 6745 numaralı ‘Yatırımların proje bazında desteklenmesi ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun 71. Maddesinde “20.06.2012 tarihli ve 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun 38. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (1) numaralı alt bendinde yer alan 01.07.2016 ibaresi 01.07.2017 şeklinde değiştirilmiştir” ibaresi ile ikinci erteleme gerçekleşmiştir.
3. Erteleme: 01.07.2017 yürürlüğe girme tarihi geldiğinde, 30111 sayılı ve 7033 numaralı “Sanayinin geliştirilmesi ve üretimin desteklenmesi amacıyla bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun 86. Maddesinde “6331 sayılı Kanunun 38. maddesinin birinci fırkasının (a) bendinin (1) numaralı alt bendinde yer alan 01.07.2017 ibaresi 01.07.2020 şeklinde değiştirilmiştir” ibaresi ile üçüncü erteleme de gerçekleşmiştir.
4. Erteleme: Son olarak 01.07.2020 yürürlüğe girme tarihi geldiğinde Resmi Gazetede 28.07.2020 tarihli, 31199 sayılı, torba yasanın 10. Maddesi gereği “20.06.2012 tarihli ve 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun 38. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (1) numaralı alt bendinde yer alan 01.07.2020 ibaresi 31.12.2023 şeklinde değiştirilmiştir.’’ ibaresi ile kamu kurumları ile 50’den az çalışanı olan az tehlikeli sınıfta yer alan iş yerleri için dördüncü erteleme de gerçekleşmiş oldu.
Bu ertelemeler ile bu tarz kazaların önüne geçilmesi ve gerekli önlemlerin alınması ertelenmektedir. Basit önlemler, gerekli tedbirler alınmadığı için acı can kayıpları yaşanabilmektedir.
Bir diğer konu ise 2018 yılında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı birleştirilerek 2 Bakanlık Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı adı altında tek bakanlıkta birleştirilmesidir. O tarihten sonra, tabiri yerinde ise bakanlığın üvey evladı gibi olmuş, İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü ve İş Teftiş Başkanlığı saha çalışmaları ve denetimlerini pandeminin de etkisi ile fazlasıyla aksatmıştır. Bu ve benzer sıkıntılar tespit ve kabul edilmiş olmalı ki bir hatadan dönülmüş bakanlık bu yıl içerisinde tekrar iki bakanlığa ayrılmıştır.
Uygulamada büyük problemler yaşanan 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği kanunu, denetlenmeyen işyerleri ve ertelenen ilgili kanun maddelerinin de bu ve benzeri kazalarda payı büyüktür.
Ayrıca, İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı bulundurma zorunluluğunda olan işverenler ve İş Sağlığı ve Güvenliği uzmanları kendi seçtikleri uzman/işveren ile hukuki ve ekonomik bağlarını oluşturmaktadır. İşveren ile uzman arasında süreç içerisinde gelişen ilişkinin, İş Sağlığı ve Güvenliği yükümlülüklerinin esnetilmesine neden olma olasılığı ve akabinde denetim zayıflığına neden olunacağı hususu da atlanmaması gerekir.
Bu bağlamda, işletmelerin İş Sağlığı ve Güvenliği denetimlerini yapacak uzman görevlendirmelerinin Bakanlığın İlgili Birimince liste sıralı yapılması ile de özel sektörde uzman denetimlerinin zayıflamasının önüne geçilmesi sağlanabilir. Örneğin bilirkişi görevlendirmesinin Bilirkişilik Daire Başkanlığı sicilinde kayıtlı bilirkişiler arasından Mahkemece görevlendirilmesi ve ödemesinin/sarfının Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanması gibi.
İş Sağlığı ve İşçi Güvenliği Meclisinin internet sayfasında (http://www.isigmeclisi.org) yayınlanmış verilerine göre: Ülkemizde; 2018’de 1923 işçi, 2019’da 1736 işçi, 2020’de 2427 işçi, 2021 Mayıs ayında en az 232, yılın ilk beş ayında en az 972 işçi iş sağlığı ve güvenliği tedbirsizlikleri nedeniyle hayatını kaybetmiştir.
Bunların yanında iş yerlerinde güvenlik tedbirlerinin alınmaması sonucu iş yeri çalışanı olmayan ancak kazaya maruz kalıp yaralanan hatta hayatını kaybedenler de olmaktadır. 26.06.2021’de Antalya'da bir zincir markete gireceği sırada devrilen tentenin altında kalan 46 yaşındaki Anesteziyoloji ve Reanimasyon uzmanı Doktor Özkan Görgülü, kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetmiştir. Acı olay güvenlik kameralarına kaydedilmiş kayıtları sosyal medya ve TV kanalları haber programlarında görülmüştür. Görüntüler izlendiğinde markette gölgeleme amaçlı 2 adet mafsallı tentenin mevcut olduğu, tenteleri taşıyan profillerin yere sabitlenmediği, mermer blokların kendi ağırlığı ile ayakta durduğu, mermerlerin altındaki tekerlekler ile hareket ettirilebilir olduğu çok net görülmektedir. Ayrıca devrilen platformda rüzgar istikametindeki tentenin mafsallarının açık olduğu rüzgarın etkisi ile devrildiği görülmektedir. Hemen önündeki tentenin ise mafsalların kapalıya yakın olduğu dolayısı ile rüzgardan etkilenmediği açıktır. Rüzgarlı havada tentenin kapalı tutulması durumunda muhtemelen böylesine acı bir olay yaşanmayacaktı. Konu hakkında işletme sahipleri ve varsa görevlerinde ihmali olan personelleri hakkında kusur oranları doğrultusunda taksirle bir kişinin ölümüne sebep vermekten işlem yapılacak olması hukuki boyuttur. Burada tentenin kurulumunu, montajını, satışını yapan firmanın güvenlik tedbirlerinin yer aldığı kullanma kılavuzu ve kullanma talimatı hazırlayıp hazırlamadığı, ürün kullanımı hakkında tüketiciye bilgi verip vermediği de incelenmesi gereken diğer konudur.
Yaşanmış üzücü olayın iş kazası niteliği dışında kaldığı (nedeni; hayatını kaybeden kişinin işletmenin çalışanı olmaması) anlaşılmakla, bir kez daha görüldü ki İş Sağlığı ve Güvenliği tedbirleri ve denetimi son derece önem arz etmektedir.
GELECEK PARTİSİ olarak can ve mal kayıplarının tekrar yaşanmaması için aşağıdaki unsurların bir an evvel uygulanmasının elzem olduğunu düşünüyoruz.
• İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü ve İş Teftiş Başkanlığı saha çalışmaları ve denetimlerinin aksatılmadan sağlanması,
• 6331 Sayılı İş Güvenliği Kanunu kapsamında İş Güvenliği Uzmanı bulundurma zorunluluğuna yönelik yasanın ertelenme tarihinin öne çekilmeli,
• Az tehlikeli sınıfta yer alan en az 10 sigortalı çalışanı olan işverenin İş Güvenliği Uzmanı bulundurma zorunluluğunun devlet desteği kapsamına alınması,
• Özel sektör de İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanları görevlendirmelerinin Bakanlığın ilgili birimince liste sıralı yapılması gerekmektedir.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Politikaları İzleme Kurulu Başkanlığı