....
Hukuku güç tahakkümü için araçsallaştırma çabası toplumsal düzende adaletin gerçek anlamda hayata geçirilmesini engelleyen en temel amildir. Hukuk-güç ilişkisinde yaşanan bu sapmaları giderecek temel ilke açıktır: Hukuk güç biriktirme alanı değil, gücü denetleme ve ahlaki çizgiye getirme alanıdır.
Gelecek Partisi olarak bu temel ilkeden hareketle ülkemizin adalet ilkesine dayalı, hukuk devleti anlayışı ile düzenlenmiş kapsamlı bir yapısal yargı reformuna ihtiyaç duyduğuna inanıyoruz. Bu bağlamda geliştirdiğimiz “Gelecek Adalet Modeli” ni üç ana sütun üzerine oturttuk: adalet ilkesinden hukuk devletine geçişi sağlayacak zihniyet devrimi, hukuk devletini yaşanır hale getirecek yapısal yargı reformu ve yargı işleyişini etkin kılacak süreçlerle ilgili eylem planı.
Böyle kapsamlı bir reformun temeli adalet ilkesinden hukuk devletine geçişi sağlayacak zihniyet devrimidir. Bir zihniyet devriminin öncelikli adımı ise hukuk eğitimimizin daha ilk aşamalarında adalet felsefesi, mantığı ve ahlakı okutularak tek tek vicdanlarıyla karar verecek ahlaki ve mesleki donanıma sahip hukuk insanları yetiştirecek şekilde yeniden yapılandırılmasıdır. Hukukçuları her türlü vesayetten kurtaracak en temel faktör hangi şartta olursa olsun vicdanlarıyla hükmedecekleri bir adalet bilincine sahip olmalarıdır. Unutulmamalıdır ki, vicdan içselleştirilmiş adalet bilincidir.
Adalet dağıtmak formel hukukun mekanik bir şekilde uygulanmasından ibaret değildir. Hukuk eğitimini ve mesleğini ideolojik tarafgirlik ve bağnazlıktan arındırmadığımız sürece, temel hak ve özgürlükleri korumaya ve insan onurunu yüceltmeye dayalı bir adalet idealini hayata geçirmek mümkün değildir.
Adalet ilkesi temelinde gerçekleşecek bu zihniyet devriminin toplumsal hayata yansıması ise hukuk devleti ilkesi ile mümkün olabilir. Hukuk devleti ilkesinin bir gereği olarak, yargının her türlü vesayet odağına karşı güçlü kılınabilmesi için bütün toplumsal ve siyasal güç merkezleri nezdinde tam anlamıyla bağımsız ve tarafsız olması sağlanmalıdır. Yargının kontrol altına alınması çabası hangi gerekçeyle ve kim tarafından yapılırsa yapılsın en büyük suç olarak görülmelidir.
Yargı sistemimizin vesayet ile juristokrasi arasında savrulmaması için yaşadığımız tecrübelerin ışığında yeniden yapılandırılması kaçınılmaz bir gerekliliktir. Hukuk devleti ilkesinin bir gereği olarak yargının güç biriktirme değil güç denetleme niteliği kazanması ancak ve ancak güçler ayrılığı ilkesi ile mümkün olabilir. Bu bağlamda önerdiğimiz yapısal model temelde daha önce açıkladığımız “güçlendirilmiş parlamenter sistem” önerimiz temelinde ele alınmıştır.
Zihniyet devrimi ve yapısal reform önerilerimiz yargı süreçlerinin etkin kılınmasını sağlayacak eylem planları ile desteklenmiştir. Zaman faktörünü gözardı eden bir yargı süreci adalet ilkesinden ümidin kesilmesine yol açar. Bugün yargının önünde birikmiş onmilyonlarca dava dosyalarının adalet ilkesini kamilen uygulayacak şekilde sonuçlandırılması neredeyse imkansızdır. Bu açıdan, yargı süreçlerinin etkinliğini artıracak eylem planlarının devreye sokulması kaçınılmazdır.
Seçkin hukuk insanları, akademisyenler ve siyasetçilerden oluşan heyetimizin hazırladığı “Yargıda Yapısal Reform: Gelecek Adalet Modeli” önerimizi ülkemizin ufkunu açacak katkılar yapacağı inancıyla kamuoyumuzun takdirine sunuyoruz.