2021-2022 eğitim öğretim yılının başladığı haftada Gelecek Partisi Eğitim Politikaları İzleme Kurulu olarak, eğitim öğretim ile ilgili gördüğümüz eksiklikler ve bunlara yönelik çözüm önerilerimizi Milli Eğitim Bakanlığı başta olmak üzere siyasi ve idari otoriteler ve kamuoyu ile paylaşıyoruz.
Bu gün başlayan yeni eğitim öğretim yılının her şeyden önce 18 milyondan fazla ilk ve ortaöğrenim öğrencilerimize, 9 milyona dayanan yükseköğretim öğrencilerimize, 1 milyonu aşan öğretmen ve öğretim üyesi kadrolarımıza, velilerimize, eğitim paydaşlarına ve ülkemize hayırlı olmasını temenni ederiz.
Eğitim öğretim çalışmalarının kalbi olan, okullarımızın ve üniversitelerimizin dünya çapında etkili olan Covid-19 küresel salgının devam ettiği bu dönemde her türlü tedbirler alınıp açık tutularak, yüz yüze eğitim temel ilke olarak muhakkak korunmalıdır. Yeni Milli Eğitim Bakanın vurguladığı okulların açık tutulması fikri kararlılıkla gerçekleştirilmelidir.
2019-2020 ve 2020-2021 dönemlerindeki online eğitim sürecinde yaşanan eksikliler sonucu büyük eğitim kayıpları oluşmuş, fırsat eşitsizlikleri tarihimizde hiç olmadığı şekilde gençlerimizin önemli bir kesiminin bugün ve yarınlarını etkilemiştir. İki dönemdir devam eden ve dünyada okulları en fazla kapalı kalan ülkelerin başında bulunuyoruz. Bu kayıpları bir nebze de olsa telafi etmek ve bu eğitim dönemini verimli geçirmek bir zaruret haline gelmiştir. Bu nedenle hem geçmiş kayıpları telafi etmek hem de devam eden eğitim sürecini sağlıklı ve verimli bir şekilde yürütebilmek için gerekli tüm olanaklar kullanılarak 2022 yılı Eğitim Seferberlik Yılı ilan edilmeli, kamu kaynakları başta olmak üzere eğitim alanına ek yatırımlar ve takviyeler acilen yapılmalıdır. Bu çerçevede;
- İlk, orta ve lise düzeyinde sınıf mevcutlarının bazı yerlerde 45-50 sayısına ulaştığı bir gerçektir. Bu nedenle soruna hızlıca çözüm üretilmelidir: sabahçı-öğlenci uygulamasının yanında boş olan teknik, ticaret, imam hatip meslek okulları ile diğer sınıf ve bina imkanları devreye sokularak yüksek sınıf mevcutları hızlıca aşağıya çekilmelidir.
- Son 17 yılın en düşük öğretmen atamasının yapıldığı ve küresel salgının can yakıcı etkilerinin devam ettiği bu yıl, Eylül ayı içerisinde kesinlikle en az 40 bin atama yapılmalıdır. Bu yıl büyükşehirlerde daha çok görev alacak olan ücretli öğretmen statüsü ile çalışanların özlük hakları muhakkak iyileştirilmeli, sayıları 90 bine yaklaşan sözleşmeli öğretmen uygulamasına son verilmelidir.
- Küresel salgın dolayısıyla daha fazla ihtiyaç haline gelen ve esasen MEB’in kanayan yarası ve hükümetlerin en büyük ayıbı olarak gördüğümüz okulların güvenlik, memur ve temizlik görevlisi ihtiyacı kalıcı olarak çözümlenmelidir. Bina ve sayı kriterleri üzerinden her okula daimi kadrolar ihdas edilmeli ve atamaları yapılmalıdır.
- Temizlik, maske ve mesafe konusunun salgının seyri açısından en etkili tedbirler olduğu gerçeğinden hareketle, tüm okullara dezenfektan ürünleri, maske, mesafe tedbir aparatları ve ekipmanları gönderilmeli bu konuda okul idareleri ile veliler karşı karşıya getirilmemelidir.
- Salgın döneminde sınıf mevcutlarının tekrar yükseldiği göz önüne alınarak, mevcut kontenjanlarının ancak üçte birini kullanan özel okulların atıl bulunan kapasitelerini kullanabilmek için 2018 yılında kaldırılan teşvik uygulaması, yeniden hayata geçirilmelidir. Özel okullar için KDV, SGK pirim ve stopaj gibi kalemlerde indirim yapılması sektörü rahatlatacaktır. Aynı şekilde benzer indirimler yayıncılık alanındaki kitap ve kırtasiye ürünlerinde, kantin, servis ve yemekhane hizmetleri üreten tedarikçi grupların ürettiği hizmetler için de yapılmalıdır.
- Lise ve üniversite sınav sisteminin çarpıklığı ve özel öğretim kurumlarının, 2014’den bu yana bir türlü düzene sokulamayan programları nedeniyle son dönemlerde kontrolden çıkan merdiven altına ve evlere kadar inen adeta resmi kurs sistemi içinde paralel ikincil kurslar haline dönen bu alan ile ilgili etkin tedbirler alınmalıdır.
- Son iki yıl içerisinde eğitim için önemli olan sınıf geçme, devam-devamsızlık gibi temel kriterler korunarak okulların işleyişleri, akademik takvimleri, sınav müfredatları ve içerikleri gibi konular dönem başında açıkça ortaya konmalıdır. Olağanüstü ve belirsizliğe dönebilecek durumlar için ise şimdiden belirlenmiş ölçütler konulmalı ve bu ölçülere göre yapılacak senaryolar şeffaf bir şekilde tüm kamuoyu ile paylaşılmalıdır.
- Üniversitelerde devam eden ve yeni başlayacak öğrenciler için son derece yüksek seyreden enflasyon nedeniyle başta fahiş hale gelen kiralar, barınma, yol, yeme, içme gibi temel yaşam koşullarını iyileştirecek adımlar atılmalıdır.
- İki dönemdir devam eden küresel salgın süreci ile gerçekleştirilen uzaktan eğitim süreci nedeniyle görünür hale gelen teknik altyapı ve ekipman eksiklikleri tamamlanmalıdır. Haziran ayı itibarı ile resmi rakamlara göre halen tablet, internet hatta EBA erişimine ulaşamayan 6 milyona yakın öğrencinin bulunduğu dikkate alınmalı ve bu eksiklikler en kısa zamanda tamamlanmalıdır.
- Kurtuluş savaşının dönüm noktalarından biri olan Sakarya Savaşı devam ederken, zorlu şartlarda Temmuz 1921’de Maarif Kongresini tüm ülkeden gelen temsilcilerle toplamış olan ülkemiz, 2014’den bu yana eğitim şurasını toplayamamıştır. Tüm eğitim paydaşlarının katılımı ile salgın sonrasını da dikkate alacak şekilde orta ve uzun vadeli eğitim politikalarını belirlemek üzere bu yıl içerisinde bir eğitim şurası toplanmalıdır.
- Uzun dönemdir gündemde olmasına rağmen bir türlü hayata geçirilemeyen Öğretmenlik Meslek Yasası, 3600 ek gösterge konuları çözümlenmelidir. Son yıllarda onlarca kez değiştirilen yönetici atama yönetmenliği şeffaf, kurala bağlı, istisnai hâlleri en aza indirgenmiş olarak ilan edilmeli, rotasyon, yüksek lisans, sertifika, takdir belgeleri gibi kriterler net ve tanımlı hale getirilmelidir.
Gelecek Partisi, eğitim ve öğretimi insan devşirme alanı olarak değil en temel insan haklarından biri olarak görmektedir. Eğitim nitelikli insan ve toplum oluşturmada en etkin araçtır. Ülkemizi geleceğe ancak niteliği yüksek bir nesil başarılı şekilde taşıyabilecektir. Eğitimde, evrensel ilkeler ışığında uygarlığımızın kadim değerlerini özümsemiş bir anlayışla hareket edilmeli ve son zamanlarda tamamen niceliksel kriterlerle değerlendirilen eğitim ve öğretim en kısa zamanda esas özüne, çekirdeğine döndürülmelidir.
Eğitim Politikaları İzleme Kurulu Başkanlığı