Yunanistan’da Batı Trakya Türk Azınlığı / 2020
a.BTTA’nın Sorunları: Genel Çerçeve
Yunanistan; azınlığa yönelik dini, etnik, sosyal, insani vb. alanlarda ağır insan hakları ihlallerini 2020 boyunca da sürdürmüştür.
Ülkelerin azınlıkların hak ve hukukunu koruması, taleplerine cevap vermesi ve bunlara duyarsız kalmaması, sadece uluslararası hukukun bir ana unsuru değil aynı zamanda insana saygının ve karşılıklı iyi komşuluk ilişkilerinin de temellerindendir.
Gelecek Partisi bu konulardaki yaklaşım ve hassasiyetlerini Program’ında da geniş şekilde açıklamıştır.
Bununla birlikte; 2020 yılında maruz kaldıkları ağır insan hakları ihlalleri çerçevesinden gelişmelere bakıldığında Yunanistan’daki Batı Trakya Türk Azınlığı (BTTA)’nın dünyanın en mazlum azınlıklarından biri olma konumunu koruduğu da görülmektedir. Bu ihlallerin bir AB ülkesinde yaşanıyor olması ise başlı başına trajik ve ibretlik bir durum teşkil etmektedir.
Özetle BTTA’nın komşumuz ve AB üyesi olan bu ülkede kimlik reddi başta olmakla maruz bulunduğu baskıların ortadan kalktığı ve haklı sosyal, dini, hukuki vb. taleplerinin karşılandığı yönünde herhangi bir olumlu gelişme yıl içinde görülmemiştir.
Genel tarihi çerçeveden bakıldığında; özetle; 1923 Lozan Barış Antlaşması ile BTTA ile İstanbul’daki Rum nüfusa karşılıklı olarak azınlık statüsü tanındığı hatırlanacaktır. Antlaşmanın 37-45. maddeleri iki ülkede zorunlu mübadele dışında tutulmuş bu azınlıkların hukuki statüsünü düzenlemiştir.
Batı Trakya dışında Yunanistan’da Oniki Adalar ve ülkenin farklı şehirlerinde yaşayan Türk nüfusun durumu da önemlidir. Zira bu azınlığın da son derece ciddi insan hakları ihlallerine maruz kaldığı bilinmektedir. Yunanistan bu nüfusun Lozan Anlaşması’nın imzalandığı dönemde adaların İtalya’ya ait olduğu, dolayısıyla azınlık statüsünde görülemeyecekleri iddialarıyla haklarını vermekten kaçınmaktadır. Bugün Rodos ve İstanköy başta olmakla Ege adalarında yaşayan azınlık nüfus da, BTTA gibi etnik kimliğin inkarı, eğitim, okul/öğretmen bulamama, vakıflarını yönetememe, Yunan makamlarının vakıflara müdahaleleri,Yunan vatandaşlığından atılma vb. büyük sorunlarla yüz yüze durumdadır.
BTTA bakımından bugün mevcut sorunların aşağıdaki ana başlıklarla özetlenmesi mümkün olabilecektir;
a.Kimlik inkarı; Dünyada örneği çok az bulunan uygulamalardandır. (Bununla birlikte bazı yönlerden Çin’in Doğu Türkistan’daki uygulamalarıyla benzerlik taşımaktadır) Türk ismini kullanmak suç teşkil etmektedir. Bu kimlik tanınmamakta, red ve inkar edilmektedir. Bu ismi taşıyan azınlık kuruluşları, dernekler vb. yasa dışı ilan edilmiştir. Azınlık tarihinin en eski ve köklü derneği İTB/İskeçe Türk Birliği (1927) bu gerekçelerle yasaklanmış, keza Rodop Türk Kadınlar Derneği’nin kuruluşuna da izin verilmemiştir. İTB davası AİHM’ye taşınmış, Yunanistan 27 Mart 2008 tarihli kararla dernek kurma özgürlüğünü ihlalle suçlanmıştır. Ancak Atina bu kararı yıllardır uygulamamaktadır. Mart 2020’de Yargıtay’da görüşülmesi gereken dava bu kez de salgın nedeniyle ele alınamamıştır. Benzer şekilde; 1987’de Türk Öğretmenler Birliği/TÖB ile Gümülcine Türk Gençler Birliği/GTGB de aynı gerekçelerle kapatılmıştır. Bütün bu üzerindeki büyük baskılara rağmen, BTTA büyük bir dayanışma içinde ve ortak bir kimlik altında birleşmiş olarak kararlı hukuk mücadelesine kararlılıkla devam etmektedir. Yerel düzeyde kültürel, lehçe vb. bazı farklılıkların olabildiği dağlık bölgelerdeki azınlık mensuplarının bu baskılara karşı BTTA direnişinin öncülerinden olması ise bilhassa dikkat çekicidir.
b.Eğitim; Türk azınlığa ait çok sayıda ilkokul kapatılmış, azınlık çocukları Yunan devlet okullarına gitmeye teşvik edilmiştir. İki dilli (Türkçe/Yunanca) azınlık anaokullarına da izin verilmemektedir. Bu yöndeki girişim ve talepler sürekli cevapsız kalmaktadır. Orta/Lise düzeyinde mevcut iki okul, Gümülcine Celal Bayar Lisesi ile İskeçe Muzaffer Salihoğlu Lisesi yetersizdir. Ancak azınlık bu konulardaki taleplerine de olumlu cevap alamamaktadır. Keza Türkiye mezunu öğretmenlerin azınlık okullarında görev yapmasına izin verilmemekte, anlaşmalar uyarınca Türkiye’den gönderilen öğretmenlerin (kontenjan öğretmeni) bilhassa dağlık bölgelerdeki okullarda eğitim vermelerine müsaade edilmemektedir. Azınlığın geleceğinin düğümlendiği en kritik alan esasen eğitimle ilgili sorunlardır.
c.Dini özgürlükler BTTA’nın en fazla baskıya maruz kaldığı alandır. İlgili Anlaşmalara (1913 Atina Anlaşması ve Yunanistan’ın 2345-1920 tarihli iç yasası vb.) rağmen ve azınlığın taleplerinin hilafına Yunan makamları müftüleri tayinle atamaya başlamıştır. Azınlığın seçtiği müftülerse yetki gaspı iddiasıyla mahkemelere verilmektedir. Bu konuda Yunanistan aleyhine AİHM’nin ihlal kararı çıkmıştır. Buna rağmen Atina azınlığın din alanına müdahalelerini sürdürmekte, kendi din adamlarını yetiştirmesine, camilerde görev yapmalarına imkan vermemektedir. Azınlığın dini liderlerinden merhum Müftü Mehmet Emin Aga’nın yaşamı da neredeyse Yunan mahkemelerinde mücadeleyle geçmiştir. Bu hukuk savaşlarında azınlık liderlerini hiçbir zaman yalnız bırakmamış, büyük bir dayanışma göstermiş, ülkenin neresinde yapılırsa yapılsın, kitleler halinde mahkemelere akın etmiştir.
d.Vakıflar konusu ise azınlık yaşamının en büyük ve ağır hayati sorunlarından biridir. Müftüler gibi, seçimle göreve gelmiş vakıf idare heyetleri azledilmiş, resmi makamların belirlediği tayinliler bu makamlara atanmıştır. Vergi borçları nedeniyle vakıf malları ipotek altındadır. Vakıfların bu vahim durumu azınlık üzerinde yıkıcı etki yapmaktadır.
e.Azınlığın siyasi temsilinde çeşitli sorunlar mevcuttur. Parlamento’da bağımsız temsil imkanları bulunmamaktadır. Son olarak 2019 parlamento seçimlerinde 3 azınlık mensubu bağımsız olarak değil, ancak siyasi partilerden Meclis’e girebilmiştir. Bağımsız azınlık milletvekilinin adaylarının seçim barajı (%3) nedeniyle doğrudan seçilerek Meclise girebilmelerinin mümkün olamaması, kendi sorunlarının doğrudan aktarılması ve dile getirilmesinin de önünde büyük bir engel teşkil etmektedir. Ancak yerel düzeyde belediyelere, belediye meclislerine zaman zaman bağımsız listelerle girebilmişlerdir.
Bu başlıklar azınlığın hemen her alandaki sorunlarının ve maruz kaldıkları hak/hukuk ihlallerinin sadece bazı örneklerini teşkil etmektedir.
b.2020 / Yıl İçindeki Gelişmeler;
BTTA’ nın temel dini, milli, insani değerlerine ve eğitimden müftülüklerin ve vakıfların yönetimine kadar bütün alanlarda haklarının ihlalleri yukarıda da belirtildiği gibi, 2020 boyunca sürmüştür. Bu konularda herhangi bir düzelme, iyileşme veya Atina yönetiminin olumlu adımı anlamına gelebilecek herhangi bir gelişme yaşanmamıştır.
BTTA temsilcileri yıl boyunca gerek ülke içinde hukuk mekanizmalarında gerek çeşitli bölgesel/uluslararası forumlarda haklarını savunmayı sürdürmüşlerdir.
*Bu meyanda; BTTA’nın çeşitli teşkilatlarının temsilcilerinden oluşan azınlık heyeti 9-10 kasım 2020 günlerinde AGİT’in “Din ve İnanç Özgürlüğünde Dijital Teknolojiler ve Sivil Toplum Aktörlerinin Rolü” konulu Ek İnsani Boyut Toplantısı’na katılmış, buradaki oturumlarda yaptıkları konuşmalarda;
-BTTA’nın dini liderleri/müftülerini seçme hakkının onyıllardır Yunan devletince gaspedilmekte olduğunu, müftülüklerin resmi devlet dairesine dönüştürülmesine karşı Yunanistan Danıştay’ına açılan davanın reddedildiğini, dini yaşama devlet müdahalesinin sürdüğünü, azınlığın seçtiği müftülerin tanınmasını talep ettiklerini,
-Azınlığın vakıflarını yönetme hakkının elinden alındığını, vakıf idarelerinin özgür seçimlerle belirlemesini talep ettiklerini, medreselerde Türkçe ders saatlerinin azaltıldığını, 2020 temmuz ayındaki bir yasayla okullardaki encümen heyetlerine devlet tarafından atanmış müftü naiplerinin getirildiğini, buna mukabil bu atamaların Türk toplumunca tanınmadığını,
-Azınlığın eğitimde özerkliğinin iadesini ve çift dilli anaokulları açılmasını istediklerini kez daha ifade etmişlerdir.
*Yine BTTA temsilcileri Aralık 2020’ de “Nefret Söylemi, Sosyal Medya ve Azınlıklar” konulu BM Azınlık Sorunları Forumu ile çeşitli AGİT oturumlarına katılmışlar ve benzer şekilde sorunlarını dile getirmişlerdir.
*2020 içinde yayımlanan AGİT 2019 Nefret Suçları Raporu’nda Yunanistan-Batı Trakya’da azınlığa yönelik nefret suçlarına da yerverilmiştir.
2020 yılında BTTA’na yönelik baskılar arasında;
-Salgın bahanesiyle resmi makamlarca ezan sesinin kısıtlanmak istenmesi, imamlara, müezzinlere yönelik baskıların artması,
-İskeçe Gökçepınar köyünde Yunan askerlerin siviller, kadın, yaşlı ve çocuklar arasında tatbikat yaparak azınlığa gözdağı verme girişimleri,
-Kimlik reddinin devamı, örneğin; Cumhurbaşkanı Pavlopulos’un “BT’da Türkler değil sadece Yunanistan’lı müslümanlar vardır” söylemi, 9 kasım 2020’deki AK Bakanlar Komitesi Dönem Başkanlığı vesilesiyle yapılan Hukuk İşleri ve İnsan Hakları Komitesi Toplantısı’nda Yunan heyetinin “BT’da azınlık yoktur” söylemini tekrarlaması,
- Yunanistan’ın kimlik inkarı çerçevesinde mahkemenin Rodop İli Türk Kadınları Kültür Derneği ve Meriç İli Azınlık Gençleri Derneği’nin tanınma başvurularını “Türk” ismini taşıdıkları gerekçesiyle reddi,
-İskece Müftüsü Ahmet Mete’nin makam gaspı suçlamasıyla 4 ay (tehirli) hapis cezasına çarptırılması,
- BTTA’na ait 8 ilkokulun daha çeşitli gerekçelerle yıl içinde kapatılması, böylelikle okul sayısının son çeyrek asır içinde yarı yarıya azalarak 1100’ lere inmesi, bu adımların da esasen çok ağır şartlardaki azınlık eğitimine resmi makamlarca indirilen hukuk dışı darbelerin son bir örneğini teşkil etmesi,
-Medreselerdeki okul encümen heyetlerine baskıyla başkanlıklarına doğrudan tayinli müftülerin getirilmesine dair bir yasal düzenlemenin yapılması ve
-Gümülcine ve İskeçe Medreselerindeki tabelalardaki “Azınlık” sözcüğünün müdürler ve encümen heyetlerinden habersiz ansızın silinmesi, bu durumun azınlık milletvekilleri ve Danışma Kurulu başta olmakla BTTA’nın büyük tepkisine yol açması vb. sayılabilecektir.
Din adamlarına yönelik baskıların ve tehditlerin son bir örneğini de 27 kasım 2020 günü BTTA İskeçe Müftüsünün ikametgahına yönelik saldırıda binanın asansörüne tehdit sloganlarının yazılması teşkil etmiştir.
Sonuç olarak Yunanistan’da BTTA’nın ağır sorunları ilgili makamların herhangi bir düzelme veya iyileştirme çabası görülmeksizin 2020 boyunca da sürmüştür.
Komşu ülkeler arasında yakın, derin, kapsamlı ilişkiler ve işbirliği önemlidir, hayatidir. İkili boyutlardaki bu yakınlık bölgesel, hatta küresel anlamda da önemli yansımalar ve sonuçlar doğurabilecektir. Ancak bu hedeflere yönelik adımların başında azınlıkların temel hak ve özgürlüklerinin geldiği de muhakkaktır.
*****